23 Mayıs 2009 Cumartesi

AMERİKAN RÜYASINDA EĞİTİM SİSTEMİMİZ

Hüseyin Habip Taşkın
habibtaskin@gmail.com


"Böylelikle eğitim sistemimizin nasıl felç olduğunu görürken, geleceğimizi emanet edeceğimiz bizim çocuklarımızın durumları yanlış politikaların yanlış sonuçlarıyla iç açıcı olmadığını bilmekteyiz..."


Geçmiş yıllarda Adnan Menderes ile Süleyman Demirel ABD’nin yanında yer almıştı. Kimisi ülkemizi küçük Amerika yapma yolunda kollarını sıvadı. Kimileride Moskof tohumumu olacağız diyerek canım Amerikancılık yapmıştı. Amerikan süttozlarını ilkokulda, ortaokul ve lisede öğrencilere içirtilirken, Amerikan hayranlığını bir yandan yaymaya çalışıyorlardı.

Gelen iktidar ve muhalefet partileri de aynı yolu izleyerek Amerikan rüyasında yerlerini aldılar. Birde AB’ ye girelim sevdası başladı. Oysa yediğimiz kazığın haddi hesabı yok! Ben sizlere ülkemizin yer üstü ve altındaki zenginliklerimizin nerelere buharlaşıp uçtuğunu anlatmayacağım. Eğitim sisteminde Eğitim-senin okullardaki yapmış olduğu anketten söz edeceğim. Nede olsa ısrar ve dayatmalarla küçük Amerika oluverdik.

Eğitim-Sen, okullarda yaşanan şiddetin boyutunu tespit edebilmek amacıyla bir anket çalışması düzenledi. Anket öğretmenlerin gözüyle okullarda ve öğrenciler arasında yaşanan şiddeti yakın plana aldı. Türkiye genelinde 1010 öğretmen üzerinde uygulanan ankete katılan öğretmenlerin yüzde 15,4’ü kadın, yüzde 84,6’sı erkek. Ankete katılanların yüzde 60'ı ilköğretimde, yüzde 23'ü mesleki ve teknik ortaöğretimde, yüzde 16,9’u da genel ortaöğretim kurumlarında görev yapıyor.

Bu anket bizim gerçeklerimizdir ve yanlış yönlendirmelerin, başka ülkelerin eğitim sisteminin çarpıkta olsa ülkemize uygulanmasıdır. Her yıl müfredat denilen işleyiş değişmektedir. Ders kitapları da değişirken, bilimsellikten uzak ezbere dayalı ve kişisel menfaatler üzerine kurulu kapitalizmin eğitim sistemini uygulanmaya çalışılmaktadır.

Yapılan araştırmaya göre, öğrencilerin yüzde 74,9’u şiddet uygularken, öğretmenlerin yüzde 23'ü de öğrencilerinden şiddet görüyor. Eğitim sistemimiz, iktidara gelen hükümetlerce ileriye dönük beş yıllık plan ve projeler eğitimciler tarafından hazırlanmadı. Hükümetlerin kendi düşüncelerine dayalı yarım yamalak geçici işleri yoluna koyarak bu yıl geçsinde nasıl geçerse geçsin mantığı hâkimdi.

Amerikan okullarında da şiddet yaşanırken uyuşturucu ve diğer kötü alışkanlıklar da yaşanmaktadır. Ülkemizin okullarında da aynı olaylar yaşanmaktadır. Anketin içimizi karartan diğer bölümlerine bir göz atalım; Öğrencisi tarafından şiddete maruz kaldığını ifade eden öğretmenlerin yüzde 65,1’i sözlü şiddete maruz kalırken, yüzde 16,9’u psikolojik şiddete, yüzde 14,4’ü ise fiziksel şiddete maruz kalıyor. Öğretmenlerin yüzde 3,6’sı ise öğrencileri tarafından cinsel şiddete uğradığını açıkladı.

Böylelikle eğitim sistemimizin nasıl felç olduğunu görürken, geleceğimizi emanet edeceğimiz bizim çocuklarımızın durumları yanlış politikaların yanlış sonuçlarıyla iç açıcı olmadığını bilmekteyiz.

Öğretmenlere göre öğrencileri şiddete iten en büyük etken ise, yüzde 33,6 ile öğrencinin ailesinden ya da çevresinden şiddet görmesi. Bunu yüzde 31,7 ile ebeveynlerin ilgisizliği, yüzde 16,8 ile mafya, aksiyon, korku filmleri ya da dizileri, yüzde 8,7 ile eşlerin ayrı olması, yüzde 4,9 ile bilgisayar oyunları, yüzde 3,7 ile yoksulluk takip ediyor.

Araştırmaya göre, öğrencilerin yüzde 83,8’i atari salonlarına ya da internet kafelere gidiyor. Atari salonlarına ya da internet kafelere gitmeyen öğrencilerin oranı ise sadece yüzde 16,2’de kaldı.

Ankete katılanlara göre öğrencilerin yüzde 85'i fiziksel şiddeti yumruk atmak, kafa atmak gibi bireysel güç kullanarak gerçekleştiriyor. Öğrencilerin yüzde 12,9’u kesici aletlerle, yüzde 1,6’sı sopayla, yüzde 0,5’i de silahla şiddet uyguluyor. Araştırmaya göre, öğrencilerin yüzde 43'ü okula geliş-gidişlerinde bıçak, kelebek, ustura, jilet gibi kesici alet taşıyor.

Ankete katılan eğitimcilere göre; öğrencilerin yüzde 84'ü şiddeti arkadaşlarına, yüzde 13,6’sı herkese, yüzde 2,1’i öğretmenlerine uyguluyor. Eğitimcilere göre öğrenciler şiddeti en çok okul çevresinde uyguluyor. Ankete katılanların yüzde 47,5’i öğrencilerin şiddeti okul çevresinde, yüzde 23,4’ü okulda, yine yüzde 23,4’ü sokakta uyguladığını söylüyor. Bu soruya diğer yanıtını verenlerin oranı yüzde 5,7 oldu.

Eğitimcilerin yüzde 91,2’si madde bağımlılığının şiddeti tetikleyen etkenlerden birisi olduğunu düşünüyor. Ankete katılanların yüzde 77'si şiddet uygulayan öğrencinin okulda başarı düzeyini "başarısız" olarak tanımlarken, yüzde 22,3’ü vasat olarak tanımlıyor. Bu soruya başarılı yanıtını verenlerin oranı ise sadece yüzde 0,7’de kaldı.

Şiddet uygulayan öğrencilerin yüzde 76,2’si ise alt gelir grubunda yer alıyor. Şiddet uygulayan öğrencilerin yüzde 20'si orta gelir grubunda bulunurken, yüzde 3,8’i de yüksek gelir grubuna sahip.

Eğitimcilerin yüzde 75,3’ü şiddete yatkın öğrencinin kişilik yapısını saldırgan diye tanımlarken; yüzde 11,4’ü içe kapanık, yüzde 7,7’si soğukkanlı, yüzde 4,6’sı sosyal, yüzde 1'i de çekingen olarak tanımlıyor.

Öğrenciler arasında en çok ise "tehdit" sucu işleniyor. Öğrencilerin yüzde 70,3’ü tehdit, yüzde 9,7’si yaralama, yüzde 9,3’ü taciz, yüzde 5,4’ü hırsızlık, yüzde 2,8’i şantaj, yüzde 2'si gasp suçunu işliyor.

Öğretmenlerin yüzde 47,5’i disiplin yönetmeliklerinin yetersizliğinin öğrencileri şiddete teşvik ettiğini düşünürken; yüzde 33,5’i öğrencilerin sosyal ve sportif aktiviteler yapabileceği mekânların yetersizliğinden şiddetin ortaya çıktığına inanıyor. Öğretmenlerin yüzde 12,1’i ise rehberlik sistemindeki eksikliklerin, yüzde 4,4’ü okul yönetimine yeterli kaynak aktarılmaması, yüzde 2,4’ü de derslerin boş geçmesinin öğrenciyi şiddete teşvik ettiğini savunuyor.

Ankete katılan eğitimcilerin yüzde 45,2’si ise okulunda özel güvenlik ya da kamera sistemi olduğunu, yüzde 54,8’i okulunda özel güvenlik ya da kamera sistemi olmadığını açıkladı.

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk; "Ortaya çıkan manzara okullarda şiddet konusunda alınan önlemlerin ne denli yetersiz olduğudur. Okullarda disiplin yönetmelikleri yetersizdir. Çoğu okulda güvenlik önlemi yoktur. Rehberlik hizmetleri ihtiyaca cevap verememektedir. Kalabalık sınıflar, boş geçen dersler şiddeti tetiklemektedir. Medyada yer alan şiddet içerikli görüntüler, haberler, dizi ve filmler öğrenci için olumsuz davranış oluşturmaktadır. Okullarda öğretmenin etkinliğinin son yıllarda azaltılması öğrencinin şiddeti rahatlıkla uygulamasına zemin hazırlamaktadır. Okul çevresinde sıkı gözetim yapılmamakta, okul önlerindeki, köşe başlarındaki seyyar satıcılar tam anlamıyla denetlenmemektedir. İşte tüm bunlar şiddetin uygulama alanı bulmasına yol açmaktadır. Önlemler hızla alınmazsa okullar çete yuvasına dönecek, eğitim kurumları eli silahlı, sopalı çocuklarla dolup, taşacaktır."

Bu olanlar bir sistem sorunudur. Ankette yazılanlara katılmamak elde değildir. Ülkemizin ekonomik, sosyal, kültürel sorunları da iflas etmiştir. Bu halkaların hepsi birbirine bağlıdır. Bunların düzelmesi için Emperyalizmin ülkemizdeki tüm varlığını silmemiz gerekir. O da örgütlü bir güçten geçer. İlk önce insan sevgisini, bilincini taşıyarak kitlelere paylaşımı, kardeşliği ve sınıf mücadelesini vermemizden geçer. Eğitimde fırsat eşitliği olmadığı gibi yoz kültür verilmektedir. Öğretmen kalitesi düşerken, eğitimin kalitesi de birlikte düşmektedir. Bu işler bilinçlice Kapitalizm tarafından yapılmaktadır. Dikkat ederseniz ülkemizi yönetenler hala Amerika ve AB rüyasıyla hareket ediyor ve yapılan işlerin yansımalarıyla bizim altımız oyulmaya devam ediyor.

22 / 05 / 2009

Hiç yorum yok: