20 Ocak 2010 Çarşamba

HİTLERİMSİ MANZARALAR


“Manisa’nın ilçesine bağlı Selendi’de...Tekbir getiren binlerce kişi, yaklaşık 25 ev ve 74 nüfusluk Romanların üzerine yürüdü. Romanlar güvenlik nederiyle Gördes’teki akrabalarının yanına taşındı...”

Hüseyin Habip Taşkın
habibtaskin@gmail.com

İnsanlık utancı ülkemizde yaşanmaya devam ediyor. Şiddet ve öfke dinmek bilmiyor. Türkçülük, vatan, millet söylemleri arasında, kendi dışındakileri sevmeme, yok sayma devam ediyor. Sistem çarkını böylelikle döndürmeye devam ediyor.

Manisa'nın Selendi ilçesinde, yılbaşı gecesi bir kahvede çay yüzünden çıktığı belirtilen tartışma, 5 gün sonra etnik çatışmaya dönüştü.

Yılbaşı gecesi, Roman vatandaş Burhan Uçkun, 'Çavuş’un Yeri' adlı kahvede çay nedeniyle mekân sahibi ve çalışanlarıyla tartıştı. Çıkan kavgada kahvenin camları ve masaları kırıldı ve Uçkan dövüldü...

Bu tartışmanın 5 gün sonrası, kavganın çıktığı kahvede olaylar meydana geldi. Ölen kişinin yakınları kahveye gitti, yeniden kavga çıktı ve grup kahveyi taşladı. Olayın ilçede duyulması üzerine toplanan kalabalık, karşı tarafın yaşadığı Roman mahallesine giderek evleri taşladı, iki araç da yakıldı.

Burhan Uçkun’un anlatımlarında ise; Olay sigara içme kavgası değildi. “Ben kahveye gittim ve çay içmek istedim. ‘Çingenelere çay vermem’ cevabı alınca tartışma çıktı ve beni dövdüler. Önce hastaneye ardından da karakola götürüldüm. Babam da karakola geldi. Orada beni dövenleri görünce; rahatsızlığı da vardı, sinirlendi ve vefat etti.

O gece beni karakolda tuttular ve sabah bıraktılar. Babamı defnettik. Dün benim eşim, amcamın ve halamın kızı ev gezmesine giderlerken, 'Hastanelik yaptık utanmadan geziyorlar’ sataşmalarına maruz kaldılar. Tartışma yaşanmış. Bize haber verildi ve olay yerine giderek ailelerimzi eve getirdik. Saat 02.00 civarı Selendi Belediye Başkanı anons yaparak, halkı belediye önüne çağırdı. Akşam saatlerinde de gürültüler gelmeye başladı... ‘Vurun çingenelere’ diye bağırıyorlardı.”

Selendi Belediye Başkanı bir MHP’li Böyle anonsun yaptırması onun açısından normaldir. “Çünkü bu ülkede Türkler vardır. Diğerlerine hoşgörü gösterilmez” mantığı onun ve onun gibilerin beyinlerinde yer etmiştir.

Roman vatandaşların açıklamaları tüyler ürperticiydi; Manisa Valisi, bizimle yaptığı toplantıda, bize kâğıtlar uzattı. ‘Kendi isteğimizle gitmek istiyoruz’ dedirtmeye çalıştı. ‘Kendi isteğimizle terk ediyoruz diye yazın ve imzalayın’ dedi. Ben bunu yapmadım...”
Manisa Selendi, 6 bin 800 nüfuslu küçük bir ilçe. İlçedeki Romanların sayısı ise daha da düşük: 100. Romanlar 30 yıldır ilçede varlar.

Hurdacılıkla geçinen Cemal Koca’nın evi değil, zaten bir naylon çadırı vardı. Olaylarda o çadır ve 10 yıl hurdacılık yaparak aldığı otomobili de gitti. Koca’ya göre tüm yaşananların sorumlusu Belediye Başkanı. “Bizi bu hallere o düşürdü. Evlerimiz arabalarımız, belediyenin kepçeleri, iş makineleriyle parçalandı. Önce elektrikler kesildi. Sonra elektrik geldi ve saldırı başladı. 1.5 yaşındaki kızımın canını zor kurtardım”

Linçler ülkesinde yaşıyoruz. Sorumlular yakalanamadı. Maraş, Çorum, Sivas, Gazi Mahallesi /İstanbul ve akıllarda olanların hiçbirisi aydınlanmadı. 6 Ocak 2010 yılında yaşanan Manisa’nın ilçesine bağlı Selendi’de Roman halkına karşı yapılan ırkçı saldırılar ve sürgün edilmeleri…

Manisa Valisi Roman vatandaşlara kâğıt imzalattırıyor. Kendi istekleri üzerine göre göç yapmışlar gibi… Ankara’da iktidar MHP’li Selendi Belediye Başkanını aklamaya çalışıyor. Olayı basite indirgeyerek, sıradan olaymış gibi gösterilmeye çalışılıyor.
Roman halkının anlatımları ve televizyonda gösterilen linç girişimlerinin hiçbir kurum tarafından aklanmaya hakkı olamaz. Ne yazık ki, bizim ülkemizde böyle olaylar o günkü iktidar partileri tarafından senaryolaştırılarak aklandırırlar.

Türkiye, 2009’a ‘Demokratik Açılım’ projesiyle girdi. Yedi aylık sessizlikten sonra ‘sabrı taşan vatandaş’ Linç girişimleri için ayağa kaldırıldı. İlk iki linç haberi, daha önce dört kez linç alanına dönen Sakarya’dan geldi:

19 Mayıs 2009:
Sakarya Akyazı’da, günlerce devam eden gerginliğin ardından fındık işçilerine saldırıldı. Bir Kürt işçi öldürüldü, ikisi ağır yaralandı.

15 Ekim 2009: Sakarya Arifiye’de dolmuşta telefonda Kürtçe konuşan H.Ç., iddiaya göre, ‘Burası Türkiye, Kürtçe konuşamazsın’ denilerek dövüldü. Çelik 15 gün iş göremez raporu aldı.

25 Ekim 2009: Ankara’da ‘açılım’ı protesto için yürüyen Alperen Ocakları üyesi grup, Abdi İpekçi Parkı’nda direniş çadırı kuran DİSK üyesi işçilere saldırdı.

26 Ekim 2009: Edirne Karpuzlu Beldesi’nde çalışan üç kardeş, pazarda telefonlarında Kürtçe melodi çalınca linç girişimine maruz kaldı.

13 Kasım 2009: Tekirdağ Hayrabolu’da, iddiaya göre, Kürtçe konuştukları gerekçesiyle lince uğrayan işçilerden altısı yaralandı.

17 Kasım: Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde bir grup ülkücü öğrenci A.C.’yi Hakkârili olduğu için dövdü.

22 Kasım 2009: İzmir ’de DTP konvoyuna yönelik saldırıda 20 ’ye yakın kişi yaralandı. CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman, ırkçı Türksolu dergisine verdiği demeçte, İzmirlilerin işgal yıllarında Yunan askerlerine kurşun sıkan Hasan Tahsin’in izinden gittiğini ve ‘demok-ratik tepki’ gösterdiklerini söyledi.

26 Kasım 2009:
Çanakkale Bayramiç’te 2 bin 500 kişi Kürtlere linç girişiminde bulundu. Harmanlık Mahallesi’nde toplanan binlerce kişi Kürtlerin ilçeyi terk etmesini istedi. Vali Abdülkadir Atalık kitlesel linç girişimini küçük ve sarhoş bir grubun ‘duygusal çıkışı’ olarak yorumlayarak, “Sarhoşken insan daha duygusal olabiliyor ve olaylarda gençlik var” dedi.

13 Aralık 2009: İstanbul’da basın açıklamasından dönen bir grup DTP’liye Dolapdere’de silahlı saldırıda bulunuldu. Yaralanan ve onu hastaneye kaldıran iki DTP’li tutuklandı.

15 Aralık: Muş Bulanık’ta, DTP’nin kapatılmasını protesto gösterilerinde kepenk indirmeyen esnaf, kendisine saldırdığını iddia ettiği kitlenin üzerine ateş açtı. İki kişi öldü. Esnaf tutuklandı. Vali Erdoğan Bektaş, silahlı saldırıda ölen muhtar Kemal Aycan’ın göstericiler arasında olduğunu kanıtlama derdine düştü. Bektaş, “Taş atan göstericilerin hepsini tespit edinceye kadar soruşturma devam edecek. Kimsenin bir başkasının dükkânını kırmaya, yakmaya hakkı yok. Tavizimiz yok” dedi.

27 Aralık 2009: Edirne’de, Trakya Üniversitesi’nde okuyan, solcu Edirne Gençlik Derneği üyesi arkadaşlarının ‘yasadışı örgüt propagandası’ndan tutuklanmasını protesto için Saraçlar Caddesi’nde basın açıklaması yapan gençler, “Kahrolsun PKK!” sloganlarıyla toplanan yüzlerce kişi tarafından linç edilmek istendi. Linçten kaçan gençler sığınmak için yöneldikleri dükkânlara alınmadı. Edirne polisi, hazırladığı tutanakta, “Sekiz eylemci polis aracına bindirilmek istenmiş ancak şahıslar polisi ve vatandaşları tahrik eder söz ve davranışlarını sürdürmüşlerdir” diyerek mağdurları suçladı.

3 Ocak 2010: Edirne’de beş arkadaşlarının tutuklamasını ve linci protesto için İstanbul’dan yola çıkan Haklar ve Özgürlükler Cephesi (HÖC) üyeleri, TEM otoyolu Edirne girişinde durduruldu. Bu arada, PKK’lıların kente geleceği dedikodusu yayılan Edirne’de binlerce kişi Türk ve MHP bayraklarıyla otoyola çıkmak istedi.

3 Ocak 2010: Erzincan: Edirne’deki gelişmeleri protesto için basın açıklaması yapan üniversiteliler, ülkücüler tarafından linç edilmek istendi. Ülkücü saldırganlar, polis araçlarını taşladı.

5 Ocak 2010: İki liseli gencin kavgası, Mersin Akdeniz ilçesine bağlı Kazanlı Mahallesi’nde Arap - Kürt kavgasına dönüştü. Taş ve sopaların uçuştuğu kavgada altı kişi yaralandı. .

6 Ocak 2010: Manisa’nın ilçesine bağlı Selendi’de, yılbaşı gecesi kahvehanede sigara içme meselesinden çıktığı iddia edilen tartışma, beldedeki Roman yurttaşların evlerinin taşlanması, araçlarının yakılmasına vardı. Tekbir getiren binlerce kişi, yaklaşık 25 ev ve 74 nüfusluk Romanların üzerine yürüdü. Romanlar güvenlik nederiyle Gördes’teki akrabalarının yanına taşındı.

Ülkemizde Hitlerimsi manzaralar devam ediyor. “Vurun Kürde vurun Romana Peki, yarılarda kime vurun denilecek? Hangi halk günah keçisi olacak?

Romanlar için ırkçı söylemlerde ‘pis insanlar’, ‘hırsız takımı’ vebenzeri sözler söyleniyor. Onları anlamak istemezler. Nedenlerine bakılmadan aşağılanırlar. Bu ülkede bunun adına vatan, millet sevgisi deniliyor! Sistemin işleyişi buna dayanıyor.

Faşizme karşı hepimiz Kürdüz ve Romanız… Hepimiz ilk önce insanız.

----------
NEWROZ HAFTALIK SİYASİ YORUM GAZETESİ

Hiç yorum yok: