13 Kasım 2009 Cuma

Duyarlılığınızı sevsinler!


Murat Çakır

Hani derler ya, »Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek gerek« diye, muhafazakâr-liberal Alman hükümetinin de sağlam demagoji yaptığını teslim etmek gerekiyor. Tekellere ve banka sahiplerine verilen vergi hediyelerini, »verimli olanların hakkıdır«, sosyal alanlardaki kısıtlamaları da »istihdam teşviki« olarak paketleyip sunar, demokrasiyi koruma gerekçesiyle demokratik hakları teker teker budarken, şimdi de »aşırılıkla mücadele« başlığı altında »aşırı sol veya aşırı sağ, antisemitizm ve islamizme karşı« savaş açtı.

Gençlik uzmanları »aşırılıkla mücadele« olarak lanse edilen hükümet programının, açıklanan hedefin tam tersine neonazileri destekleyeceğini ve nazilere karşı çıkan sivil girişimlerin, genç antifaşistlerin ve neonazi saldırılarının mağdurlarının »aşırılık« suçlamasına ve sonucunda güvenlik güçlerinin koğuşturmasına maruz kalacaklarını belirtiyorlar. Son 16 yılda neonazilerin 141 insanı katletmelerine rağmen, sanki sadece radikal sol ve müslümanların küçük bir kesimi arasında kök salan antidemokratik yaklaşımların, demokrasiyi ve insan haklarını tehdit ettiğini telkin edebilmek öyle az buz bir şey değil. Sağlam demagojidir.

Alman egemenlerinin ustaca kullandıkları bir başka alan ise, antisemitizme karşı olan duyarlılık. Öyle ki, antisemitizme karşı çıkılarak, daha rafine, daha ince antisemitizm yapılmakta, bununla birlikte »antisemit« suçlaması, savaş politikalarına karşı çıkanları ve İsrail devletini eleştirenleri diskredite etme, karalama için kullanılmaktadır.

Örnek mi istiyorsunuz? Buyrun: 2007’den bu yana Britanya’daki Exeter Üniversite’sinde öğretim üyeliği yapan İsrailli tarihçi Prof. Dr. Ilan Pappe, geçenlerde Selam Şalom Filistin/İsrail Çalışma Grubu tarafından bir konuşma yapmak için Münih’e davet edilmişti. Toplantı, belediyeye ait bir salonda yapılacaktı. Ancak belediye Pappe’ye yasak koydu. Gerekçesi de gûya »antisemitizme karşı mücadele«ydi – yanlış okumadınız, İsrail’in Hayfa kentinde doğan bir Musevî’nin yapacağı konuşma, antisemitizme karşı olan duyarlılık nedeniyle yasağa maruz kaldı.
Pappe, Münih’in SPD’li Belediye Başkanı Christian Ude’ye yazdığı mektubunda, »1930’lu yıllarda babam Almanya’da benzer bir yasakla susturulmuştu, şimdi, 2009 yılının Almanya’sında aynı sansürün tanığı olmak son derece üzücü« diyerek, şaşkınlığını ve kızgınlığını dile getirdi. Nasıl şaşırıp, kızmasın adamcağız? Holocaust mağduru bir ailenin çocuğu, »Holocaust’la, tarihimizle hesaplaştık. Ders çıkardık, şimdi demokratiğiz« iddiasında olan Almanya’da sansüre uğruyor.

Bence kabahat Ilan Pappe hocanın kendisinde. Kendisiyle tanışık olsaydım, aramızda muhtemelen şöyle bir diyalog geçerdi:

- »Yahu hocam, bence kabahat sende. Almanya’da konuşmanı yasaklamaları normal.«
- »Niye ki?«
- »Etme hocam, sen kalk 2006 yılında ›Filistin’in etnik temizliği‹ başlıklı kitap yayınla ve İsrail devletinin planlı bir şekilde Filistin’deki yerli halkı yerinden etmeye çalıştığını, hatta başta Ben Gurion olmak üzere siyonist önderlerin bu hedefi sistematikmen takip ettikleri tespitini yap; bunun üzerine İsrail’de sana karşı çıkılsın ve sen kalk Almanya’da konuşma yapmak iste. E, olmaz tabii.«
- »Yok daha neler. Kardeşim ben tarihçiyim ve tarihsel gerçekleri yazıyorum. Ne yani, musevîyim diye, İsrail’i eleştiremeyecek miyim? Yahu, Goldstone Raporu’da mı yalan!«
- »Tamam hocam, bana göre haklısın elbet. Ama örneğin Almanya Yahudi Cemaatleri Merkez Konseyi genellikle her İsrail eleştirisini antisemitik olarak nitelendiriyor. Eh, Alman devleti de...«
- »Canım olur mu öyle şey. Bir grup kalkacak, Yahudî deneyiminin ve büyük felaketin tek temsilcisi olduğunu iddia edecek ve neyin antisemitik olup olmadığına karar verecek. Sen işin asıl arka planına bak.«
- »Nedir hocam o?«
- »İsrail’deki egemenler sürekli tehdit altındayız gerekçesiyle ülkeyi barut fıçısına döndürdüler. Her dört İsrailliden birisi yoksulluk sınırı altında yaşarken, onlar milyarları silahlar için harcıyor. Eh, Almanya Dolphin denizaltılarını, ABD de F35 savaş uçaklarını İsrail’e satarken, bölgedeki en önemli müttefiklerini bir kaç milyon Filistinli için rahatsız edecek değiller ya. Antisemitizme karşı duyarlılıkmış! Duyarlılığınızı sevsinler. Demagoji yapıyor bu hıyarlar. Hem silah sat, hem saldırı savaşlarına katıl, hem de hammadde ve enerji kaynaklarını sömür; sen dünya piyasalarına serbest girerken, kendi piyasalarını yoksul ülkelere kapa, iç politikanda ırkçılığın daniskasını yap, ondan sonra kalk, beni, bir musevîyi antisemitizme karşı çıkmak bahanesiyle sansüre kalkış. Hadi ordan, densiz!«
- »Aman hocam dur, sinirlenmene değmez. En iyisi mi, ben ikimize birer ada çayı yapayım. Sıcak sıcak içeriz....«

Hiç yorum yok: