25 Aralık 2009 Cuma

OLUR MU OLUR




Hüseyin Habip Taşkın
habibtaskin@gmail.com


Belki bir gün size ya da tanıdığınız herhangi bir kişiye polisin dur ihtarına karşı durmazsanız ya da duymazsanız, kurşunlara hedef olabilirsiniz. Derler ya “kurşun adres sormaz.” Burası Türkiye’dir. Olur mu olur. Yapılanlar bu ülkede hep yasalara göre uydurulmadı mı? Kaç can böylece gitti? Susulduğu sürece kaç kişiye kurşun isabet edecek?

Polis ve korku devleti olmaya, bunlarla yaşamaya daha devam mı edeceğiz? Her olayda “Adaletin Mülkü” denilen cümle kalıplarında polisler aklanmaya devam mı edecek?

19 Kasım 2009 İstanbul Esenyurt’ta, 21.40’da dur ihtarına uymayarak kaçan iki kişi ile polisler arasında silahlı çatışma yaşandı. Dur denilen bir kişi öldü. Biri polis yoldan geçen minibüs şoförü yaralandı.

TİHV raporuna göre geçen yıl faili meçhul cinayet vakalarında 34, yargısız infaz, dur ihtarı, rasgele ateş açma nedeniyle 37, gözaltında ve cezaevinde şüpheli ölüm vakaları kapsamında da 45 kişi olmak üzere toplam 106 kişi yaşamını yitirdi.

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Dokümantasyon Merkezi’nin yaşam hakkı ihlallerine ilişkin hazırladığı özel rapora göre, 2008 yılında faili meçhul vakalar, gözaltında veya cezaevlerinde ölümler ile yargısız infaz, dur ihtarına uymama, rasgele ateş açma sonucu meydana gelen ölümlere ilişkin rakamlar, geçmiş yıllar ile karşılaştırıldığında “mevcut yasaların ve düzenlemelerin iddia edildiği gibi güvenlik güçlerinin şiddetini önlemediği” gerçeğini gözler önüne seriyor.

TİHV’nın özenle hazırlamış olduğu delillere dayalı raporda “güvenlik güçlerinin” düzenlenen yasalar karşısında kendi bildiği hukukunu uyguladığıdır. Ayrıca el altından bunların korunduğu ve kollandığı da bir gerçektir.

2008 yılında tespit edilen 34 faili meçhul ölüm, son 8 yılın bu tür ölüm vakaları kapsamında en yüksek rakamını oluşturdu. Gözaltında ve cezaevlerinde meydana gelen ölümlerin sayısı ise 2008 yılında 45’e ulaştı. Bu tür ölümlerde 2005–2007 arasında bir düşüş yaşanmasına karşın son dönemde artış görüldü.

Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu'nun (PVSK) değiştirildi Haziran 2007'den bu yana, polisin silah kullanması nedeniyle ya da kişilerin güvenliğinden sorumlu olduğu gözaltı merkezlerinde, toplam 53 kişi öldü. 13 kişi gözaltı merkezlerinde öldü.

Haziran 2007’ den önce milletvekilleri terörün artığını varsayarak, polis için çıkardığı kanunlarla “ben bildiğimi okurum. Benim adım polis” demeye getirildi.

2000 yılında faili meçhul cinayetler, yargısız infaz, dur ihtarı ve rasgele ateş açma sonucu olayları ve gözaltında ya da cezaevlerinde ölüm vakaları nedeniyle 128 kişi yaşamını yitirdi. 2001 yılında bu rakam 118 olurken 2002 yılında hak ihlalleri sonucu ölenlerin sayısı 94’e düştü. 2003 yılında ise yine bir düşüş yaşanarak hayatını kaybeden kişi sayısı 84 olurken, düşüş devam ederek bu rakam 2004’te 81, 2005’te 81 ve 2006’da da 81 olarak rapora yansıdı. 2008 yılında ise yine artarak 106’ya kadar ulaştı.

2000 yılından 2008 yılına kadar alınan bilgiler doğrultusunda faili meçhul cinayetler, yargısız infaz, dur ihtarı ve rasgele ateş açma sonucu olayları ve gözaltında ya da cezaevlerinde ölüm vakaları dönem dönem düşüş yaşasa da güvenlik güçlerinin şiddeti bitmiş değildir. Aksine devleti yöneten organlarca yüreklendirilmektedir.

TİHV Raporu: İki yılda polis şiddetiyle 53 kişi öldü. Polis yetkilerinin artırıldığı iki yılda 13 kişi gözaltı merkezlerinde öldü. Polis silahıyla 53 kişi yaralandı. 416 işkence, kötü muamele gerçekleşti.

TİHV "Uluslararası normlara göre kolluk kuvvetleri sadece kendisine ve başkalarına yönelik yakın yaşamsal bir tehlike halinde silaha başvurabilir. Oysa PVSK'de yapılan değişiklikle, kolluk kuvvetleri ortada hiçbir tehdit yokken dahi kendilerine tanınan silah kullanma yetkisini en geniş biçimde kullanmıştır" diyor.

416 işkence-kötü muamele

Bu sürede toplam 416 işkence ve kötü muamele olayı gerçekleşti. TİHV raporunda, bunların dağılımıysa şöyle:

Kaba Dayak: 230, Hakaret: 57, Biber Gazı: 47, Basınçlı Su ve Soğuk Su Tutma: 11, Sözlü Taciz: 7, Öldürme Tehdidi: 5, Tecavüz tehdidi: 5, Hayâ Burma: 4, Soğuk ve karanlık bir

Ortam da bekletme: 3, Diz üstünde veya hareketsiz bekletme: 3, Aç ve susuz bırakma: 2, Copla tecavüz: 2, Nefessiz bırakma: 2, Çıplak bırakma: 2, İstenilmeyen hareketlere zorlama: 2.

Bu olayların çoğunun, 168'inin sokakta gerçekleşmesi, resmi mekân dışı işkencenin yoğunluğunu gösteriyor. 109 olaysa gözaltı mekânlarında gerçekleşti. TİHV bu durum için "Bu veriler, onlara kaynaklık eden olay öyküleri birlikte incelendiğinde, kolluk kuvvetlerinin durdurma ya da arama işlemleri yaparken, kimlik sorarken ya da suçu önlemeye yönelik müdahalelerde bulunurken, nakil aracında ya da gözaltı sırasında sıkça aşırı ve orantısız güç kullanımına başvurduğu, işkence ve kötü muamelede bulunduğu anlaşılmaktadır" diyor.

İki yılda, 47 ilde meydana gelen en az 331 olay sonucunda en az 1.605 kişi çeşitli hak ihlalline maruz kaldı. En fazla hak ihlali 109 olayla İstanbul, 23 olayla İzmir, 17'şer olayla Diyarbakır ve Hakkâri, 16 olayla Van, 14'er olayla Ankara ve Adana'da gerçekleşti. TİHV bu verileri "PVSK'de yapılan değişiklik sonucu gerçekleşen ihlallerin münferit değil aksine sistematik ve tüm ülke sathında nedenli yaygın olduğunu açıkça gösteriyor" diye yorumluyor.

TİHV bu verileri kişilerin müracaatlarıyla ya da adli kayıtların incelenmesinden faydalanmışsalar da, kayda geçmeyen güvenlik güçlerinin yapmış oldukları olaylar zinciri bu verilerin dışındadır. Bu çalışma TİHV’li emekçilerin özverili çalışmasıdır diyebiliriz.

Güvenlik güçlerinin, faili meçhul cinayetler, yargısız infaz, dur ihtarı ve rasgele ateş açma sonucu olayları ve gözaltında ya da cezaevlerinde ölüm vakaları sonucunda ister istemez toplumun bir kemsini düşündürmeye sürükledi! Güvenlik güçlerinden zarar gören aileler bir şeyler yapmanın etkisiyle örgütlenmeye girdi.

Polisin silah kullanması sonucu ölen Baran Tursun'un babası Mehmet Tursun, polisin şiddet kullanmasıyla ölen Feyzullah Ete 'nin ailesini ziyaret etti. Tursun, “polis mağduru ailelerin bir araya geleceklerini, iki günlük toplantıda yaşadıkları sorunları konuşacaklarını, adalet taleplerini dile getireceklerini” bildirdi.

“Polis şiddetiyle yaşamını yitirenlerin ailelerini ziyaret etmeye devam edeceğini” belirten Tursun, “ayrıca, mağdur aileleri arasında hukuki, maddi ve manevi bir yardımlaşma ağı yaratabilmek için Baran Tursun Vakfı'nı kuracaklarını” duyurdu.

Mağdur yakınları başka canların yanmaması için örgütlenirlerken, olanak yaratmaya, kitlelere ulaşmaya çalıştıklarını görmekteyiz. Bizlere düşen görevde seyirci kalmamak ve bir gün sıranın size, bize gelebileceğini aklınızdan, aklımızdan çıkarmamalıyız. Olur mu olur. İster inanın ister inanmayın! Türkiye’deki insan yaşamları gözler önündedir.

İnsanca yaşayabiliriz. Biz istersek olur mu olur.

---------------

NEWROZ HAFTALIK SİYASİ YORUM GAZETESİ

Hiç yorum yok: