19 Mayıs 2009 Salı

F TİPİ HAPİSHANESİ DEDİKLERİ YER



Hüseyin Habip Taşkın
habibtaskin@gmail.com

Gazetenin sayfasında F Tipi Hapishanesiyle ilgili bir yazı gözüme ilişti ve İHD İzmir Şubesi, Kırıklar 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nde yaşanan hak ihlallerine ilişkin rapor hazırladı. Cezaevine giderek tutuklu ve hükümlülerle görüşen İHD İzmir Şubesi Yöneticisi Canan Uçar’ın hazırladığı rapor, cezaevlerinin, Eski Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in iddiaları gibi, ‘güllük gülistanlık’ olmadığının altı çizilmektedir.

F Tipi Hapishaneleri DSP, ANAP, MHP koalisyonu döneminde Adalet Bakanı olan Sami Türk tarafından pratikte yaşama geçirildi. O zamanlarda basın bile F Tipi hapishanelerinin şakşakçılığını yaptı. Lüks otel konumunda olduğunu ve modern aletlerle işlemlerin yapıldığı ballandırılarak kamuoyuna anlatıldı. Oysa F Tipleri devrimci tutsakları esir alma ve insanlardan tecrit etmek için yapıldı.

Oralara düşenler havasının nasıl olduğunu bilir. Bizlere F Tipi Hapishaneleri için anlatılanlar abartısızca doğrudur. Devrimcilerin ağırlıklı bulundukları cezaevleri 19 Aralık1999 günü iktidarı oluşturan koalisyon hükümetinin emriyle cezaevlerinde operasyon başlatıldı. Kaba kuvvet sayesinde etkisiz hale getirilen devrimciler ülkemizde bulunan F tipi hapishanelerine hoş geldin karşılamalarıyla tıka basa dolduruldular.

Ülkemizde ülkeyi yönetenlerin tek gurur duyduğu olay ise harf sırasına göre cezaevleri açmaktır. Neymiş modern ve ıslah edici cezaevleriymiş. Gerçekten ıslah ediyor mu? Sizler hiç cezaevinden çıkan insanların ister adli isterse siyasi olsun ıslah olduğunu gördünüz mü?

Rapora göre cezaevlerindeki Kırıklar 2 No’lu F Tipi’nde son durum şöyle:

*Necmi Üçler’in cezaevi müdürü olarak atanmasının ardından, Kürtçe konuşan tüm tutuklu ve hükümlüler, disiplin cezası alıyor
*Haftada 10 saat olan sohbet hakkı, 2 saat görüşme, 4 saat atölye ve 1 saat spor olmak üzere 7 saatle kısıtlandı.
*Tutuklular, yakınları dışında 3 ziyaretçi hakkını, tutuklandıkları günden itibaren 10 gün içinde kullanmadıkları takdirde bu hakkı kullanamıyor.
*Sosyal ihtiyaçlar veya ailevi gerekçelerle oda değiştirme talepleri kabul edilmiyor.
*Ortak kullanım alanları kaldırıldı.
*Aramalar sırasında personel onur kırıcı muamelelerde bulunmaya devam ediyor.

Yukarıda hazırlanan rapor mahkûm ve tutukluların sosyal hakları başta cezaevi müdürü Necmi Üçler olmak üzere diğer kamu görevlileri tarafından gasp edilmektedir. Çiçeği burnunda olan cezaevi müdürü bu uygulamaları yaparken taraflı yaklaşımıyla bugünkü iktidar partisine ben sizin aradığınız tipten biriyim ve devrimcileri sevmem imajını vermektedir. Ben size 09/ 07 / 2002 tarihinde tutuklanıp 6ay 18 gün kaldıktan sonra tutuksuz olarak yargılanmak üzere bırakıldığım Kırıklar- İzmir 1 Nolu F Tipi hapishanesinde bir siyasi davadan yatarken yaşadıklarımı sizlerle paylaşacağım; Akşama doğru F Tipi hapishanesine gittiğimizde Jandarma üzerimizi aradıktan sonra kendi işlemleri bitince bizleri cezaevinin psikolog ve benzeri olan memurlarıyla baş başa bıraktılar. Onlarda işlerini bitirdikten sonra bizleri yan tarafta bulunan çok yataklı bir odaya bıraktılar. Sabah sayımından sonra bizleri kalacağımız yere götürmek için bir cihazın önünde donla bırakıldıktan sonra eşyalarımız o cihazın önünden geçerken bizde o cihazın önünden geçtik.

Eşyalarımızı giydikten sonra dönemeçli yerlerden geçerken belirli yerlerde kameralar vardı. Kalacağımız yere gelirken büyükçe bir matladan geçtik ve bir kapının önünde bekledik. Dar olarak içeriye uzunca bir koridor gidiyordu. Duvarın yüksekliği göze çarparken karşımızda yukarı duvara sabitlenmiş bize doğru bakan bir kamera vardı. Sol tarafımıza düşen yerde üç tane kapı vardı. Bu koridordaki kapılar siyasi tutsakların kaldığı koğuşa giriş kapılarıydı. Kapıyı oranın görevli gardiyanı açtı. O da bizi bir sıkı arayarak koğuşumuza girmiş olduk.

Cezaevindeki havalandırmalar bir siyasi bir adli olarak yapılmış olmakla birlikte siyasilerin birbirleriyle ilişiği kesilmesi içindir. İşin güzel yanı ise adli olan arkadaşlar bile siyasilerle dayanışma içindedirler. Çünkü oranın sorunu hepimizin sorunuydu.

Kırıklar 2nolu F Tipi Hapishanesinin Raporunda, Selahattin Mete, Ahmet Kaya ve Rıdvan Şahin adlı tutuklularla yapılan görüşme sırasında, diğer tutuklu ve hükümlülerin slogan attığı, kapıları dövdüğü ve butonlara basarak seslerini duyurmaya çalıştığı belirtiliyor. Tutuklu ve hükümlüler, cezaevi idaresine sundukları dilekçeyle şu taleplerini sıraladı:

*Kürtçe gazete, dergi ve iletişim olanağı sağlansın.
*Aramalar esnasında personelin onur kırıcı, tahrik ve tehdit içeren davranışları son bulsun.
*3 kişi ile görüşme hakkının gün sınırlamasıyla gasp edilmesi önlensin.
*Kitap sınırlaması kalksın.
*Oda değişimi önündeki engeller kaldırılsın.
*Tutuklu ve hükümlü ayrımı yumuşatılsın, ortak kullanım alanlarından faydalandırılsın.
*Psikolog ve pedagogların ön yargılı, yönlendirici ilişki biçimleri engellensin.
*Kitap sınırlaması kaldırılsın. Kitap ve eşya paylaşımı engellenmesin.

Uçar’ın görüştüğü tutuklular, idarenin iletişim kanallarını kapalı tuttuğunu belirtiyor ve İHD tarafından hukukçular ve insan hakları savunucularından bir heyet oluşturmasını ve cezaevlerindeki sorunlara dikkat çekmek amacıyla kamuoyu yaratmasını istiyor.

Bu talepler haklı taleplerdir ve ben anlatımımı sürdüreyim: Cezaevinin çatılarını gözetleyen kameralar vardır. Cezaevinin üzerinden başka koğuşlara gazete fırlatılması ya da pet şişelerle sıcak su, neskafe, çay ve başka eşyalar gönderilmesi yasak olduğu halde bu yasak devrimci tutsaklar tarafında tanınmamaktadır.

İçeride üç ya da iki kişi kalıyorsanız, hepinizin televizyon, ketil, cep radyosu alma olanağınız olamadığı için bir kişi bunlardan birini alır. Tahliye olurken koğuşta kalan herhangi bir tutsağa bırakması yasaktır. Ayrıca giyim eşyalarınız belirli sayıda verildiği için tutanakta o sayı belirtildiğinden onları bırakmanızda yasaktır. Birçok koğuşta bulunan tutsakların ekonomik durumları iyi değildir. Adli koğuşlarda buna dâhildir. “çete” davasından yatanlar.

Devrimci tutsaklar yasak olduğu halde günlük gazeteleri ya da pet şişe içinde sıcak su, çay, neskafeyi gideceği koğuşa havalandırmadaki yüksek duvarın üzerinden fırlatarak, “el yardımıyla” yan koğuşa ya da bir ileriki koğuşa ulaşır ve onlarda bu içme olanaklarından yoksunsalar birer bardak içeceklerini alarak gideceği koğuşa onların yardımıyla gönderilir. “ihtiyaç olanlar arasında el sabunu, permatik ve diğer eşyalarda vardır.”

İçeride sadece kişi başına üç tane kitap bulundurma hakkın var. Kürtçe yayınlar o zamanda yasaktı. Birde çıkan siyasi gazeteler ve kitaplar idarenin keyfi uygulamalarıyla verilmezdi.

Avukat, aile görüşüne çıkarken, idareye, doktora ya da telefon görüşmesine giderken onur kırıcı davranışlar gardiyanlar tarafından yapılmaktaydı. Üzerimiz aranırken cinsel organlarımıza bir elin sertçe dokunduğunu hissederek tepki veririz ve bize gardiyanlar karşılık verir. Ayakkabımız, gardiyanın iki eliyle ikiye katlanarak hasar görmesini görürken o da yetmezmişçesine ayakkabımızın üst kısmındaki boşluktan tutarak birkaç kez beton zemine kuvvetlice vurduğunu gördüğümüzde delirmemizin imkânları ortaya çıkmış oluyor. İdareye şikâyetlerimiz sonucunda o dönem için belirli bir yumuşama olmuştu.

Cezaevinde görüşe ve idareye giderken 7–8 gardiyanın arasında giderdim. Karşıdan tanımadığım birisi aynı şekilde gardiyanların ortasında gelirken birimizi kenara çekerek diğer gardiyanlar onun önüne set olurlardı. Konuşmayalım diye.

Görüş günleri koğuşa göre saat başı ve günlere yayarak ayarlanmış, buradaki amaçta siyasi tutsak ve adli arkadaşların aileleri topluca gelip örgütlenmesinler diye bu uygulama yapılmaktaydı.

Koğuş aramalarında eşyalarımızın bir bölümü yerde ya da diğer arkadaşların eşyalarıyla karışmış bulurduk.

Cezaevlerinde sorunlardan bir tanesi de o küçücük alanda iki ya da üç kişisin, sevdiklerinden, eşinden, çocuklarından uzaksın. Onlara sarılıp yanaklarından öpemezsin, yeşillik ve doğanın güzelliklerinden uzaktasın, yüksek duvarlarda tabutluklar içindesin. Geriye bir tek olay kalıyor! Moralini ve umudunu canlı tutmak, inatlaşmak.

Koğuşun alt kısmında yemek yediğin, tuvalet ve banyo ihtiyacını gördüğün yer var. Üst kısımda üç tane tekli ranza var. Demir pencerelerden baktığın da ilerisini göremezsin bahçe duvarı engeldir ve çatılar… O zamanda arkadaki boşluğu kendimizin istediği düşlerle doldururduk.

Ben ve aynı davada yargılandığım arkadaşlarım ordayken 2 Nolu F Tipi Hapishanesinin yapımı başlanmıştı.

Bu ülke “asmayalım da besleyelim mi” leri gördü. 12 Eylül 1980 Askeri Faşist Darbesinden söz ediyorum. 2009 yılındayız oraları halen canlı tabutluktur. Bir ülke bolca cezaevi açıyorsa ve Adalet Bakanı, iktidarı bununla övünüyorsa düşüncelerinde hastalık var derim.

Kırıklar F Tipi Hapishanesin de amatörce yazıp daha sonra “Canımın İçi Bak Hele” şiir kitabımda yer alan “Düşlerde Yolculuk” adlı şiirimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

DÜŞLERDE YOLCUK

1

Bugünde sensiz geçti

Kim bilir kaç mevsim solacak

Benim türkülerimde

Ne düşler kuracağım

Dünya’ya açılan penceremden

Savrulan yapraklarla

Yollarını gözlerken

Özlemlerim kırbaçlanıyordu.

Benliğimde

Kapılar kapandı ardı ardına

Çınladı kulaklarım

Daralan yüreğimde

Koptu kıyamet

2


Seni bekledim

Görüş günü

İçimde ki ateş

Yanar ha yanar

Teselli ediyorum kendi mi?

Gelir gelir diyerek

Aklıma düşüyor

Ya gelmezsen

Ecel terleri dökülüyor

Düşüncemin ortasına

Gözlerim yaşarıyor

Zamansız

3

Volta da bir ileri bir geri

Düşünmemek elde değil

Düşüncem lastiğe döner

Uzadıkça uzar

İçinden çıkamam

Taş duvarlara toslarım

Tekrar tekrar

Bir ileri bir geri

Ara sıra bazı bazı

Gözlerim dalar gökyüzüne

Maviliklere doğru

Mavilikler içinde iki uçak

Köpek balıklarını andırır

Mavilikler içinde

Misafir bulutlar

Şekillerini yorumlarım

Anlamsız

4


Kapıda gardiyanlar

Haydi görüşe

Müjdeli haberdir

Gittiğimi anlayamam

Görüş yerine

İki cam arası

Ortası demir

Karşımda eşim çocuğum

Bazen de annem babam ve kardeşlerim

Ne zorluklarla gelmişlerdir

Kim bilir

Konuşacağımı şaşırırım

Düğümlenir boğazım

Karşılıklı moraller

Hüzünle son bulur

Ne çabuk geçti derim

Bir bakarım yılar geçmiş

5

Havalandırmada

Düşüncem hüzünle sevinç karışımı

Vakit gelmiştir

Koğuşumla baş başayım

Yemek sayım derken

Karanlık çöker

Gökyüzüne bakarım

Demir parmaklıklar arasından

Yıldızlarla ay’ı ararım

Başım ağrır bakmaktan

Televizyonda sinema bakarım

Bin bir düşünce içinde

İnsafsız düşlerle

Avunurum

6

Yataktayım

Karanlığa gömülerek

Sağ’a sol’a dönerek

Uykularım paramparça

Düşler görürüm

Düşler içinde

Hiç yorum yok: