19 Haziran 2009 Cuma

Halk Dalkavukçuluğuna Son



Salim Turgut
“İradesiz ve belleği de zayıf bir toplumuz. Dünü çok çabuk unutup yıllanmış çürük elmaların- cilalanıp yeniden pazarlandığında- peşinden gidebiliyoruz...”


Halk; farklı sınıf ve katmanlardan oluşan geniş bir yelpazeyi içerdiği için heterojen bir yapısı vardır. Siyasi yelpazenin sağındaki ve solundaki partiler de politikalarını halk dalkavukluğu üzerine kurmuşlardır. Partilerin hemen hepsi iki yüzlü politikalarla gerçek politikalarını değil, popülist söylemlerini dillendirmektedir. Halkın heterojen yapısına karşın, özellikle Türkiye Solunda ‘halk’, ‘halkımız’, ‘halkçılık’, ‘doğru kararı halk verir’ vb popülist kavramlar daha fazla öne çıkmaktadır.

Popülizm ve halk dalkavukçuluğunun egemen olduğu ülkemizde acaba halk ne kadar haklı? Medya tekellerinin ideolojik bombardımanları ile günlük yönlenen bu halkın çizgisi ne kadar tutarlı? İdeolojik bir saptaması olmadan günlük bakış açısı değişen bu halkın nabzına göre şerbet veren politikacılar ne kadar dürüst?

İradesiz ve belleği de zayıf bir toplumuz. Dünü çok çabuk unutup yıllanmış çürük elmaların- cilalanıp yeniden pazarlandığında- peşinden gidebiliyoruz.40 yıl boyunca bu ülkenin başının belası olmuş ve altı kere gidip yedi kere gelmekle övünen Süleyman Demirel’i yillarca baş tacı edebiliyoruz.

Kurtuluş savaşının en önemli kahramanlarından Kuvay-i Seyyare’nin lideri Çerkez Ethem’i ‘hain’ ilan eden anlayışı bu halk onaylamadı mı?

Bizzat Mustafa Kemal tarafından ülkeye davet edilen Mustafa Suphi ve Türkiye Komünist Partisi`nin 14 ileri gelenini Trabzon`dan takaya bindirip, Karadeniz açıklarında boğulmalarını onaylayan yine bu halk değil miydi?

Şeyh Sait, Koçgiri, Dersim’de insanların katledilip yerlerinden edilmelerine ve İstiklal Mahkemeleri ile onlarca insanın idam edenleri onaylamadı mi?

Bu halk; 1960’larda bu ülkede başbakanlık yapmış Adnan Menderes’in idam edilmesini alkışlamadı mi? Adnan Menderes’in idamını alkışlayanlarla 1970’lerde gençliklerinin baharında ki Deniz Gezmis, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın idamlarını alkışlayanlar aynı halk değil miydi?

Kendi ekonomik ve demokratik haklarını gasp eden 12 Eylül Askeri Cuntası’nı destekleyerek, partilerinin kapatılıp liderlerinin hapse atılmasnı, 600 bine yakın gencin işkencelerden geçmesini, on binlercesinin askeri tutukevlerinde suçsuz günahsız tutulmasına ses çıkartmayan hatta alkışlayan bu halk değil mi?

1982 Anayasasına %92’lerle evet diyen bu halk değil mi?

1987’deki yasakların kalkması için yapılan referanduma kıl payı ile evet diyen yine bu halk değil mi?

Bulgaristan Türklerinin haklı anadil talebini destekleyip kendi topraklarında yaşayan Kürtlerin taleplerinin kanla bastırılmasına alkış tutan peki kim?

Şantajlarla ülkeyi talan eden Cem Uzan adındaki bir soytarının Genç Partisine yönelerek oy vermeyi düşleyen bu halk değil mi?

Sınıfsal yapısı kaypak ve hetorjen olan bir halkın popülizmine karşı durabilmek bir demokratlık görevi olsa gerek.

Bu kadar suçu işleyen günahkar bir halk benim halkım olamaz. Suçlu ve günahkarların dostlukları düşmanlıklarına ‘yeğ’dir.

Hiç yorum yok: