24 Haziran 2009 Çarşamba

Ay Dolanır


Halil İbrahim Özcan

budalaca geçen bir yazın ardından
ay dolanır durumlar esmerleşir
sokağım ki yalnızca kalbime açılır

kahramanlar bırakın da şu kavgadan yenik çıkayım
kalbimizin sevinçle vurduğunda bayram yerlerinde
orada dökülelim kalalım esmer kızların aynalarına
mutluluk çığlığında zeytin gölgesinin
kana bulandığı yerde

zamanı geldi artık buluşalım seninle
bunu ortak suçumuz olarak kabullenelim
çünkü suç ortaklığı inceden başka dillere bürünür
ürkek bir ceylanın sıçrayışında

elimiz kolumuz bağlı yaşamaktansa kanayan
kalbimize tükürelim kaldırım taşlarını sayalım
gözü pek intihar girişimlerinde
kof bir dünyaya sığınalım filmin sonunda
her sonu tahminimizden olsun o müthiş merakı yenmek
birbirimizi iyice tanımaya kalkmayalım
çünkü önce ten kokusu terk eder sevgiliyi
sonrasında buğusu kaybolmuş sözcükler
ki yakalarımızı kaldırmaz üşürken

donuşları çoktan öldürmüşüzdür
vazgeçmeye yaraladığımız şehveti kaybedip
yalnızlığın öcünü almak adına korunmaya kalkışırız
akıp giden ırmağın renginde ritim ararken

günah yaptım kendime
yerleşilen yurtlardan geçip
herkes dirilerini gömer yaşarken
ama kimbilir ki yağmurlar nerede
kimsesizliklerini bağışlar
havada kalan sahte acıyı
ve hiç kimsenin iri gözlü günahını
saklamadığı zulası patlar kendi akşamında

arkamızda her şey yoksulluğun bahçesine
düşer ay
sızısı kalpleri bürür
zavallı sonbahar
erken geldin ve
kışımı bile özleyemez oldum.

Hiç yorum yok: