9 Kasım 2009 Pazartesi

METİNLERİYLE ANLAM BULAN FOTOĞRAFLAR...


METİNLERİYLE ANLAM BULAN FOTOĞRAFLAR
FOTOĞRAFLARIYLA BÜTÜNLENEN METİNLER…

Tülin Şahin

Adil Okay’ın “Konuşan Fotoğraflar” kitabı, her sayfasında dile ve göze gelip hayatı farklı pencerelerden gösteriyor bize. Sayfalar arasında dolaşırken -belki de az önce sıradan diye düşünebileceğimiz bir fotoğraf karesine bakarken- görüntüler metinleriyle bir olup bize bir şeyleri işaret ediyor; etrafımızda olup biteni öylesine izlerken veya yaşarken aslında bulunduğumuz yerden daha neler görüp/okuyabileceğimizi fark ediyoruz.

Her an ve her yerde bir şeyler olup bitiyor evet, biz farkında olsak da, olmasak da. Baktığımızda görmek istesek de istemesek de.

Şair-yazar-fotoğrafçı Adil Okay’ın objektifinden O’nun baktığı yere bakıyor, O’nun gördüklerini görüyor ve bütün bunlardan O’nun algıladıklarını okuyoruz. Ortaya bir yaşam duruşu çıkıyor. Bu duruş zaman ve mekan olarak da yansıyor bize; o fotoğrafları çekerken ‘ora’daydı çünkü; kimi uzun yıllar sürgün yaşadığı Paris metrosunda, kimi bir bebeğin ilk soluğunu heyecanla paylaştığı bir doğum odasında, kimi ‘darbeciler yargılansın’ diye haykırılan 12 Eylül mitinglerinde, kimi bir Edith Piaf sergisinde, dostlar arasında, yolculuklarda, ….

Ora’daydı; hem içinde yaşıyor, hem dışında olup objektifiyle yakalıyor hem de olan-biteni görüp yorumluyordu.

Akıp giden hayatın an’da donan suretleri, türlü çağrışımlarıyla Adil Okay’ın fotoğraflarında ve metinlerinde dile gelmiş konuşuyor.

Bir kamyon dolusu pamuk ve yol kenarında kargıdan yapılma evler, bize orada çalışan/yaşayanların yaşam koşullarını düşündürtüyor; düşünüyor ve tekrar sorguluyoruz.
¨
Bir avuca sığdırılmış, ama bunun aslında bir yanılsama olduğunu bildiğimiz Eiffel kulesi; ele avuca sığmayan, ‘ruhsuz kalabalıklarda yaşanan eşkıya kent: Paris’…

Boş bir bankın, balkondaki yaşlı kadının, babasını özleyen çocuğun yalnızlığını duyumsuyor, deve güden bir çocuğun ön planda ‘gösterilen’ yüzünün yanı sıra, deve üstünde gezdirdiği ‘Sultan’ın ayağının görünen parçasında derin uçuruma düşüyoruz…

Kimi üzerine kilit vurulmuş, kimi posta kutusuna günlük gazete bırakılan, kimi otların sardığı, kimi cennete açılan kapılarda yeniliklere, maceraya, aydınlıklara açıyoruz kapımızı veya küskün, hüzünlü, vefasız, unutulmuşluğun önünde kalakalıyoruz.

Gören gözlerine, hayatın inceliklerini duyumsayan yüreğine ve kalem tutan ellerine sağlık Adil…

Künye: Adil Okay. Konuşan Fotoğraflar. Ütopya yayınevi. Ankara.

Web site: http://www.adilokay.com/

Hiç yorum yok: