5 Eylül 2009 Cumartesi

Militaristleştirilen Alman içpolitikası


Murat Çakır
cakir@rosalux.de

»Bonn Temel Yasası« olarak adlandırılan ve anayasa görevini yerine getiren metni kaleme alanlar, nasyonalsosyalist vahşet ile peş peşe iki dünya savaşı deneylerinden hareketle, Almanya’nın »bir daha asla!« savaş çıkaran bir ülke olmamasını sağlamak istiyorlardı. Bu nedenle »Bonn Temel Yasası« Federal Ordu’nun sadece ülke savunması için hazır olacağını ve kesinlikle ülke içerisinde görev alamayacağını belirlemektedir.

Çağımızda yasa ve anayasaların nasıl egemenler tarafından çiğnendiğine, hatta anayasa metinlerinin üzerine basılı oldukları kâğıt kadar değerleri kalmadığına defalarca tanık olduk. Zaten son yıllarda Almanya egemenlerinin emperyal hırsları ve neoliberal politikaları gereğince Federal Ordu’yu dünyanın muhtelif bölgelerinde saldırı savaşlarına gönderdiklerine de alışmıştık. Görünen o ki, şimdi de Federal Ordu’nun ülke içerisinde »görev« yapmasına alışacağız, çünkü hazırlıklar bir hayli ilerlemiş durumda.

Die Linke Federal Milletvekili Ulla Jelpke’nin soru önergesine Federal Hükümetin verdiği yanıt, Almanya içpolitikasının militaristleştirilmesinin ne denli ilerlediği konusunda ürkütücü gerçekleri gün yüzüne çıkartıyor.

Federal Hükümet 2007 Ocak’ından bu yana Almanya’nın bütün kent ve kasabalarında »Sivil-Askerî-İşbirliği (ZMZ)« yapılanmaları olarak nitelendirdiği askerî kumandanlıkları oluşturmuş durumda. Yapılanmalar ülke çapında bir ağ haline gelmiş olmakla birlikte, Doğu eyaletlerindeki bazı sorunlar nedeniyle henüz görevli subayların kapasitesi sadece yüzde 80’nde kalmış.

Hükümet, çoğunlukla yedek subay ve assubaylardan oluşan yapılanmayı »afet durumlarında korunmanın artırılmasını sağlamak« gerekçesiyle oluşturduğunu açıklıyor. Aslında, son derece yaygın bir sivil afet koruma ağına sahip olan Almanya’da – ki, bu ağ en ücra yerleşim bölgelerine dahi hızla ulaşabilecek kapasitede –, ordunun »yardımına« hiç ama hiç gereksinim yok.

Zaten – gene hükümetin yanıtından da okunabildiği gibi – ZMZ yapılanmaları salt afet bölgelerinde görevlendirilmekle kalmayacaklarından, »ordu yardımına« gereksinim olup olmamasının da pratikte hiç bir önemi yok. Asıl mesele, bu yapılanmaların görev alacağı diğer alanlara bakıldığında ortaya çıkıyor.

Ulla Jelpke ZMZ yapılanmalarının görev alanının »sınır« tanımamasını uzun zamandan beri eleştiriyor. Çünkü 2007’den bu yana görev alınan »yardım alanları« 2007 Heiligendamm G8-Zirvesi’nin korunmasından, Baden-Baden ve Strasburg’da 2009’da yapılan NATO-Zirvesi’ne kadar ulaşıyor. Sonuç itibariyle ZMZ askerleri, doğal afetler, »terörist saldırılar« ve kitlesel toplantılar gibi »ülke güvenliğinin alanına giren« her yerde görev yapabilirler.

Federal Hükümet, soru önergesine verdiği yanıtta, ZMZ yapılanmalarının »gerektiğinde yürüyüş ve mitinglerde, iç kalkışmalarda ve bilhassa nakliyat, enerji, sağlık ve çöp sektöründe olası grevlerde de« görev alabileceklerini, ancak her »münferit« olayda yetkili eyalet kurumlarının buna »anayasa hukuku çerçevesinde kalmak şartıyla« karar vereceklerini açıklıyor. Eh, anayasa denilen metnin ne denli esnek olduğunu düşünürsek, verilecek kararların hangi yönde olabileceğini tahmin edebilirsiniz.

Ancak sorun sadece ordu birliklerinin tek başına ülke içerisinde görev alması değil. Federal Hükümetin kontrolü altına olan »Kriz Yönetimi, Planlama ve Sivil Korunma Akademisi«, ZMZ yapılanmalarının birlikte çalıştığı itfaiye gibi sivil kurumlar ve polis teşkilatı mensuplarına »ideolojik« alt yapıyı veriyor: »Almanya’nın yeni güvenlik stratejisinin gerekleri«. Nasıl Türkiye’de yaşamın her alanı »Millî Güvenlik« denen egemenlik aracının boyunduruğu altına sokulduysa, Almanya’da da »yeni güvenlik stratejisi« her şeyi belirler hale gelecek.

ZMZ yapılanmalarında görevli olan ordu mensupları şimdiden ülke çapında sivil idarî yapılanmaların içerisinde yer alıyor, afet durumu planları dahil olmak üzere, iç güvenlik alanında komutayı ele almak için hazırlıklarını yapıyorlar. Genellikle şaka yollu söylenip dururdum, bu gidişle Türkiye Avrupalılaşmayacak, Avrupa Türkiyelileşecek diye. Ne şakası, atı alan Üsküdar’ı geçmiş, iş ciddiye binmiş bile. Bu sefer anayasa sayfaları asker botlarınca çiğnenecek. »Yardıma« koşan askerler, grevci işçilerin anayasal haklarını koruyacak değiller ya!

Hiç yorum yok: