1 Haziran 2009 Pazartesi

KEKOM (BABAM)



Cirik Haci / Fezali
Cirik.Haci@gmx.de




İnsanlar kendi anadilinden başka diller öğrenmiş olsa dahi,kendi anadilindeki kadar anlama ve söylemeyi / konuyu içtenlikle doyumluyamaz.Biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları da ,yabancı ülkelerde o ülkenin dilini anlamamıza rağmen, kendi dilimizle konuşmayı zevkle isteriz, direniriz.Bu dil insanın doğal, vaz geçilmez yaşama hakkıdır.

Düşünün, evlilik veya sünnet düğünü yapıyorsunuz; misal Almanya’da olayı ele alalım. Deselerki ”Türkce şarkı, türkü söylemek yok. Çalgılarınızı kendi çalgı aletleri ile çalamazsınız.”Böyle bir manzarada neyin tadını alabilirsiniz?Evde kendi dilinizde Radyo veya Televizyon dinleyip seyredemessiniz! Burası Almanya, Almanlar gibi yaşanır, buna mecbur uyum sağlıyacaksın! Çarşı pazarda gazete veya dergi bulamazsınız.

Bu ”tek dil, tek din ve tek millet” yöntemi o ülkede yaşayan insana huzur getirir mi? Elbetteki hayır.Burda önemli olan devlet, bu ülkede bulunanlara, bu ülkede yaşayanlara devlet görevi olan eşit mesafede yaklaşmalı, bu insanları korumalı ve insanların bu ülkede barış içinde kardeşce yaşamasını sağlamalıdır.

İnsan yabancı dili konuşma sırasında bazan ister istemez cümlelerde ve kelimelerde yanlış veya yetersiz telefuz ediyor.Karşımızdaki anlayışlı ise, uygun bir şekilde yanlışı düzeltiyor. Bu önemli ilişkiler ülkemizde de olmakta Ama birde ”kendini beğenmiş kişiler” bu yanlışımızı yakalarsa, vay halimize! O şahıs / şahıslar, karşısındaki insanı rendice edici tavırlara giriyor. Bu da insanla alay etmek demektir.

Basit olarak anlatmaya çalıştığım olayın tek çaresi, o insanların yaşadıkları ülkede kendi anadilinde de eğitim alarak sorunu çözmesi, elbette en doğal hakkıdır.Kendi anadilini çok iyi konuşan her insan, diğer dillerde çok az zorluk çeker; şu içinde yaşadığımız ülkelerde yaşanan örnekler, gerçeği gösteriyor.

Anadolu insanı, devlet dairelerinde ve resmi kuruluşlarda kendi dili olmayan dilde derdini anlatmakta zorluk çektiği gibi, karşısındaki de onu anlamakta zor durumda kalıyor.Eh ne yapalım, bu insanları yinede bir anlayan oluyor: Evde babası, anası ve yavuklusu! Bu bile, yüreklere serpilen su gibidir.

KEKOM

Ne var şu benim dilimde
Bir kekom bir fato anlar
Özgür konuşmam ilimde
Bir kekom bir base anlar

Sevgim söyledim türküye
Mapus dayak yiye yiye
Kolum kırık döndüm köye
Bir kekom bir ate anlar

Uy ben ne dedim bakıyor
Yanar içim kan akıyor
Beni özümden yıkıyor
Bir kekom bir base anlar

Devlet derler kime yardır
Bu ülkede yaşam zordur
Boyun eğmek bize ardır
Bir kekom bir fato anlar

Yaşım geldi geçti, ateşli
Aman dostlar bu ne işti
Fezalim 'de buna şaştı
Bir kekom bir base anlar

Hiç yorum yok: