17 Eylül 2009 Perşembe

Siyasi Olmak


Salim Turgut
turgutsalim@hotmail.com

12 Eylül öncesi Burdur cezaevinde yatıyorduk. 3-4 koğuşta siyasiler vardı. Bu koğuşlarda da çoğunluk adlilerden oluşmasına rağmen koğuşların siyasi bir statüsü var idi. Koğuşlarda bulunan adlilerde siyasilerin sempatizanı olanlar ya da siyasilerin kurallarına uyanlardan oluşuyordu.

Aynı davadan yargılanan 4-5 arkadaş ve bize sempati duyan adli tutuklularla birlikte 9.koğuşta kalıyoruz. . Ama genel olarak devrimci ve bizim sempatizanlarımızdan oluşuyor.

Koğuşa siyasi statü vermiş durumdayız. Kendi kurallarımız ve yaşam tarzımız koğuşta geçerli. Koğuşun temizlik, yemek vs. işleri nöbetleşe yapılıyor. Komün hayatı sürdürüyoruz. Yaşantımız genel olarak disiplin altında. Günlerimiz spor, kitap okuma ve eğitim çalışmaları ile geçiyor. Eğitim çalışmalarını koğuşça sürdürüyoruz. Çoğunluğu devrimci sempatizanı olduğu içinde eğitim çalışmalarını en genel konularda yapıyoruz.

Adli arkadaşlar arasında cezaevlerinde ün salmış olanlar var. Özellikle ikisi (Adnan Güngör* ve Turgut) bir hayli nam salmış durumda. Adnan, birçok cezaevinde yaptıklarının yanı sıra en son Aydın Cezaevinde bir faşisti vurmuş. Turgut ise Afyon cezaevinde gardiyan vurmuş. Diğer adlilerin olduğu gibi Turgut ve Adnan’da bizim sempatizanlarımız. Adnan, Ege yöresinden, Turgut ise İstanbul’un romanlarından. Adnan bireysel kabadayı, Turgut ise 1977 – 1978 yılının Taksim’in göbeğinde sürekli silahlı soygun yapan geniş bir çetenin ileri gelenlerinden. Dosya ortaklarının çoğu Sağmacılar cezaevindeki bir isyan sonrası Anadolu’nun farklı cezaevlerine birer ikişer dağılmış durumdalar. Mahkemeleri gıyaplarında sürüyor. Çıkma umudu yok. En az müebbet bekliyor. Adnan ise cinayetten uzun süreli ceza almış ve uzun süredir cezaevinde yatıyor zaten. Biri Aydın cezaevinde, diğeri de Afyon cezaevinde siyasilerle tanışmışlar ve onların sempatizanları olmuş durumdalar.

Eğitim çalışmalarına herkes gibi Adnan ve Turgut’da katılıyor. Adnan ve Turgut kendilerini daha siyasi görüyorlar ve kendilerini diğer adlilerden ayırıyorlar. Ne de olsa her ikisinin de siyasal içerikte eylemleri olmuş durumda. Biri Aydın’da bir faşisti öldürürken, diğeri de Afyon’da bir gardiyanı öldürmüşler… Bu eylemleri ile kendilerini diğerlerine göre daha ayrıcalıklı olarak görüyorlar.

Tüm koğuşla birlikte yürüttüğümüz seminer ve eğitim çalışmalarının dışında dönem dönemde siyasi davadan yatan arkadaşlar olarak kendi aramızda toplanıyoruz. Bu toplantılarda bazen kadro çalışması yaparken bazen de cezaevi ile ilgili sorunlarda konuşuyoruz… Her toplantının ardından bazı arkadaşlar -özellikle Adnan ve Turgut- bize çok bozuk davranıyor. Suratlarının asılmış olmalarını bir türlü anlamıyoruz.

Bu süreç böyle giderken 12 Eylül geldi. Baskılar artmaya başladı. Ama yine adlilerle birlikte kalıyoruz. 12 Eylül’e karşı örgütlü bir tepki gösterme kararı aldık. Diğer koğuşlarla da ilişki kurduk. İlk eylem tarihi olarak da 19 Şubat 1981 tarihini belirledik. Ulaş Bardakçı’yı anacağız. Ortak bir metin hazırladık ve tüm koğuşlara gönderdik. 19 Şubat sabahı saat: 09.00’da siyasilerin bulunduğu tüm koğuşlarda anmanın ardından metin okunacak ve sloganlar atılacak.
Nitekim öyle de yaptık.
İdareden gelecek olan tepkinin dozajını kestiremiyoruz.
Biraz sonra elinde cop, sopa ve kalas olan asker ve gardiyanlarca bazı koğuşlar basıldı. Asker ve gardiyanlar ellerinde coplarla saldırdılar. Arkadaşların bir kısmını koğuşta bırakırken bir kısmını da hücreye aldılar. Diğer koğuşlardan da hücreye alınanlar var.

Kaba dayağın ardından idarece bize verilen tecrit cezasını çekmeye başladık. Bir süre sonra anmaya katılanları idare mahkemeye çağırdı.

Savcılık anmadan dolayı komünizm propagandası yapmak suçundan 105 kişiye dava açmış. Dava açtıkları insanlardan 30 – 35’i ancak siyasi. Diğerlerinin hepsi adli. İddianame okunduktan sonra ilk ifadeler alındı. Adli bazı arkadaşlar (özellikle Turgut ve Adnan) bu davanın açılmasından dolayı çok memnun oldular.
Mahkemenin ardından artık kendilerinin de siyasi olduğunu, komünizm propagandası yapmaktan dolayı tapu gibi iddianamelerinin olduğunu bundan sonra, kendilerinin de bizim dar toplantılara katılacaklarını vurgulayarak sevinçlerini birbirleri ile paylaşamaya başladılar

Adnan ve Turgut’un bizim ara sıra yaptığımız dar toplantılara ne kadar bozulmuş olduklarını savcılığın açtığı iddianame sonrası görmüş olduk. Savcılığın kendileri hakkında TCK’nın141 – 142 maddelerinden dava açmış olması onların kendilerine prestij sağlamıştı. O zaman anladı ki ‘siyasi olmak’ çok önemliymiş. Bilmeyerek arkadaşların kalplerini kırmışız. İddianame onların siyasileştiğinin kanıtıydı. En azından onlar öyle görüyordu…

13 Eylül 2009

*Adnan Güngör’ün öldüğünü Rıza Zıngal’dan öğrendim. Ruhu şen olsun.

Web site: http://www.ozgurmedya.org/

Hiç yorum yok: