23 Aralık 2009 Çarşamba

“Kürtçe dünyanın en eski ve en gelişkin dilidir”



“Kürtçe dünyanın en eski ve en gelişkin dilidir” diyen Kürdolog Wezîrê Eşo, “74 yaşımdayım hala Kürtçeyi öğrenmeye çalışıyorum. Hala yeni bir kelime öğrendiğimde onu not edip kullanmaya çalışıyorum” diyor.

Rêya Teze’den Erivan Radyosu’na kadar Kürt dili üzerine önemli araştırmalar yapan Kürdolog Wezîrê Eşo, yabancı halklar içinde en fazla Ermeni ve Rus aydınların Kürtler hakkında kitaplar yazdığını söyledi. Kürtlerin çoğunlukla günlük konuşma ve halk dilini konuştuklarını söyleyen Wezîrê Eşo, “Şüphesiz ki bu bazı şeyler için yeterli değil, ancak Kürtçe dünyanın en eski ve en gelişkin dilidir ki bu kadar baskı ve inkara karşı ayakta duruyor. Kürt dili aynı zamanda dünyanın en onurlu dilidir. Çünkü her şeye rağmen kendisini kültürel yaşamda koruyarak bu halkın varlığı haline gelmiştir. Bunu zenginleştirip üretmek bizim görevimizdir. Ben 74 yaşımdayım hala Kürtçeyi öğrenmeye çalışıyorum. Bizim diğer milletler kadar kendi dilimizde yazma ve birikim oluşturma şansımız olmamış ama dilimiz halkımızın kültür ve yaşamın da kendini bütün zenginliği ile korumayı başarmıştır. Bu dil bizim uzayı öğrenmemize de, şiire dökmemize de, romanı yazmamıza da yeter” dedi. Rêya Teze gazetesi ve Erivan Radyosu’nun yanı sıra birçok yerde Kürt dili üzerine eserler sunan Kürdolog Wezîrê Eşo ile yaşamı, Ermeni ve Rus edebiyatçılarının Kürtler hakkındaki düşüncelerini ve Kürt diline üzerine yaptığı çalışmaları anlattı:

‘Kars hikayeleriyle büyüdük’

“Ailem Kars bölgesinde yaşıyordu. Kars, 1. Dünya Savaşı’nda Rusya İmparatorluğu’nun sınırlarına girmişti. Bilindiği gibi Rusya, Lenin’in Ekim Devrimi’ni gerçekleştirmesinden sonra savaştan çekildiğini ilan etti. Bu dönem bazı Êzidî Kürtleri de Ermeni katliamına benzer katliamlardan korkarak, bazı Ermeni aşiretleri ile birlikte Erivan ovasına göç etti. Osmanlı’nın saldırıları sonucu ailem buradaki Kürtlerle birlikte Tiflis’e gitmek zorunda kalmış. Yani Serhat’taki Êzidîlerin bu dönemdeki yaşamları Osmanlı zulmünden kaçmakla geçmiştir. Çocukluğumda bu bölgedeki Axbaran Köyü’nde geçti. Babam köy akşamlarında Kars’ı anlatırken hep ülke derdi.

Benim Kürtçeye olan sevdam babamdan gelir. Babam Kürt dili üzerine Bedirxanilerden eğitim görmüştü. Ben de orta öğrenimini Tiflis’te, yüksek öğrenimimi Erivan Üniversitesi Tarih Bölümü’nde yaptım. Okulu bitirdikten sonra çocukluğumun geçirdiği Sipan’daki ilkokulun müdürü oldum. Bu köy okulunda 3 yıl boyunca severek çalıştım. 1958’de ise açılan Doğu Bilimleri Akademisi’ne Haciye Cindi ve Emine Evdal’ın asistanı olarak alındım. Daha sonra Leningrad Üniversitesi’ndeki Kürdoloji Bölümü’ne gönderildim.

Kürdoloji çalışmaları...

Leningrad Üniversitesi Kürdoloji Bölümü’nün hikayesi Rusya’nın Erzurum Konsolosu Aleksandır Jaba Mele Mahtut Beyazidi aracılığıyla Kürdistan’da çok sayıda yazılı çalışma getirmesine dayanır. Bu materyaller bu bölüm sayesinde korunuyor. Kürtlere ait binlerce yazılı materyalin Osmanlı ve Türk yönetimleri tarafından el konulup tahrip edildiklerini biliyoruz. Bu materyaller arasında Ortaçağ Kürt şair ve edebiyatçılara ait eserler de var. Leningrat’taki Kürdoloji Bölümü’ne gittiğimizde orada Kanade Kurdo ile karşılaştık. Kurdo oranın direktörüydü. Yine Ordixane Celil, Celile Celil, Maksime Xemo, Zera Usıf, Yahudi asıllı Serk Çuperman, ortaçağ Kürt edebiyatı Jinya Vasilyeva, yine edebiyatla uğraşan Jaka Güney Kürdistan’dan Marif Xeznedar, tarih konusunda ise Kaus Kaftan vardı. Bizde buradaki Kürt aydınları ile birlikte çalışmaya özellikle de Kürdistan tarihi ve edebiyatı ile ilgili eğitim görmeye başladık. Burada gördüğüm, Rusya’da Kürtlerle ilgili biriken arşivler artık Avrupa’daki ve diğer tüm ülkelerdeki kaynaklardan daha fazladır. Çünkü Ruslar Kürdistan’a yakındı ve Kürdistan’ın kendi denetiminde olmasını istiyordu. Bu yüzdende Kürdistan’la direk ilgileniyordu. Birçok aydınını araştırmacını göndererek Kürdistan hakkında bilgi topluyordu.

Çarlık Rusyas Kürtlere daha iyi yaklaştı

Kürdistan’a giden Rus aydın ve araştırmacılar Kürtler hakkında iyi şeyler yazmışlardı. Özellikle Çarlık Rusyası’ndan bu konu için gidenler Kürtler hakkında olumlu izlenimler yazmışlardı. Ancak Ekim Devrimi’nden sonra yani Kemalistler ile Lenin arasında imzalanan dostluk ve işbirliği anlaşması ile birlikte Kürtler hakkındaki fikirleri bir süre içinde olsa değişti. Bu yaklaşım Türkiye’nin NATO ya girişine kadar sürdü. Türkiye NATO’ya girince Kürtler hakkındaki görüşler de olumlu olarak değişti. Bu dönem yazmaya başlayan Lazerev ve Xatil, Kürtlerden övgüyle söz etmeye başladılar. Xatil Kürtlerin kendi toprakları ve özgürlükleri için savaştıklarını anlatan kitaplar yazdı. Lazerev, ‘Kürdistan ve Kürt Problemi’ ve Kürtlerin 12. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar kadar Kürt tarihi ile ilgili kitaplar yazdı.

Kürt aydınlarından Kanade Kurdo ilk olarak Kürt dili ve gramerini yazdı. Daha önce Haciye Cindi yazmıştı ama Cindi dilbilimci değildi. Kurdo Kürt dilini daha ayrıntılı ortaya koydu. Kürtçe-Rusça sözlük Kürt dili konusunda en kapsamlı yazılı çalışmaları Serk Çukerman ile Mahabat Kürt Cumhuriyeti’nden sonra Rusya’ya sığınan Kerim Eyubi yaptı. Maruf Xaznadar doktora tezi olarak yazdığı Kürt Edebiyatı Kitabı Rusya’da yayınlandı. Celil ailesinden Cemile Celil Kürt edebiyatı, Ordixan Celil Kürt kültürü konusunda araştırmalar yaptı. Doğu Kürdistan’daki bir ayaklanmayı anlattığı ‘Kela Dimdimi u Xana Çem Zerin’ Maksime Xemo Güney Kürdistan ‘Zarava Behdini’ Masiyereva Kürt tarihi hakkında önemli bir çalışma yaptı. Kaus Kaftan Barzani ayaklanmaları üzerine araştırmalar yaptı. Yine aynı dönemlerde Haciye Cindi’nin çabalarıyla açılan ve yürütülen Erivan’daki Kurdoloji bölümü de önemli çalışmalar yürütülmeye başlanmıştı. Bu dönemin en büyük özelliği artık Kürtler sadece başka halkların aydınlarından bir şeyler beklemekten vazgeçmiş Kürdoloji konusunda aydınlanıp bir şeyler üretmeye başlamalarıydı.

Rêya Teze ve Erivan Radyosu

Stalin’in ölümünden sonra Ermenistan Devlet Başkanı Sver Tomasyan, 1954’te tüm Kürt aydın ve ileri gelenlerini Erivan’a toplayarak Kürtlerin istemlerini toparlamaya ve somutlaştırmak için bir toplantı yaptı. Bu toplantıdan sonra 1955’te Rêya Teze gazetesi yeniden çıktı. Yine aynı dönem Erivan Radyosu da yeniden yayına başladı. Ancak bu kez bütün Kürdistan’ın dinleyebileceği vericilerle yayın yapıyordu. Biz sesimizi ülkemize duyurabilmenin heyecanını yaşıyorduk. O zaman radyonun başında Casime Celil vardı. Celil bana bazı Rus yazılarını tercüme etmek için veriyor, bende bunları büyük heyecanla tercüme edip veriyordum. Yani hem Ermeni ve hem de Rus edebiyatı ve yazılarını Kürtçeye çevirip yayınlıyordum.

Leningrad Üniversitesi Kürdoloji Bölümü’nden döndüğümde de yine haftanın iki günü resmi olarak bu kurumlarda çalışmayı sürdürdüm. Yine Rêya Teze’ye muhabir olarak girdim. Bu tarihten yani ikinci dönem yani 1955’in ilk günlerinden başlayarak yarım asırlık bir çalışma yaptım. Rêya Teze gazetesi ve Erivan Radyosu için haber, çeviri, makale ve yorumlar yazdım. Bunların çoğunluğu yayınlandı. Ermenistan’da yayın yapan bu yayınların hem Sovyetlerde yaşayan Kürtlere hem de Kürdistan’a önemli bir katkı sunmuştu. Ebetteki Sovyet politikaları dışında kendi düşüncelerimizi özgürce yazıp yayınlama konusunda sınırlandırmalar vardı. Bütün sınırlandırmalar ve aksamalara rağmen Erivan Radyosunun Kürt ulusal bilincinin oluşmasına önemli bir katkı sunmuştur.

Ermeni aydınların gözüyle Kürtler

Eski Sovyet cumhuriyetleri içinde Kürtler üzerine en fazla yazan halk Ermenilerdir. Ermeni araştırmacı, yazar ve tarihçiler Kürtler üzerine çok şey yazmışlardır. Çünkü bu iki halk Sovyetler yokken birlikte yaşamışlardı. Elbette ki içlerinde Kürtleri kötü gösteren, Türklerle birleşip Ermenileri katletmekle suçlayanlar da var. Ancak ağırlıklı olarak Ermeni aydın ve tarihçileri Kürtleri kardeş bir halk olarak değerlendirmişlerdi. Bunlar içinde Xaçatur Abovyan, Yerya Zavyan ve unutmayalım ki Obset Orbelli’de Ermeni kökenlidir.

Xaçatur Abuvyan 19. yüyyılda yaşayan bir Ermeni aydınıdır ve aynı zamanda Ermeni edebiyatının kurucusu olarak kabul edilir. Abovyan doğu halkları içinde dili ve kültürü en zengin halk olarak Kürtleri görmüştür. Çok ilginçtir Abovyan bütün Kürtleri şair olarak nitelendirmiştir. Bazı Kürtler aydınları Abovyan’ın Kürdolojinin temellerini atan kişi olarak değerlendirirler. Orbelli ise 1911 ve 1913’lerde birkaç kez Kürdistan’a gitmiş ve Van’ın Muks kazasına giderek Ermeni ve Kürtleri araştırmış, birçok eser kaleme almış. Abuvyan’ın ‘Kürtler’ ve ‘Êzidî’ adlı iki kitabını tercüme ettim. Bu kitap yazdığım 50 sayfalık bir önsözle birlikte 1986 yayınlandı. Yine 1982 Ermeni yazarların Kürtler üzerine yazdıkları hikayeleri Kürtçeye tercüme ederek ‘Dostların konuştukları’ adlı kitapta topladım bunlarda yayınlandı. Bu hikayelerin kahramanları Kürt’tür”.

RAHMİ YAĞMUR/ ANF/ERİVAN

YENİ ÖZGÜR POLİTİKA

2 yorum:

isoytekin@hotmail.com dedi ki...

değerli kürdologlar ve ermeni dostlar dünya insanları birleşiyor ve bu gezegen er yada geç tek elden yönetilecekken sizin bu ayrıştırma bölüştürme mücadeleleriniz nafiledir zira hemen yanınızdaki azeri türkmen vsr halklarla yeni savaşlara sebebiyet vermeniz varlığınızı tehdit etmezmi bu varlığınıza hizmetmi yoksa kast mı iyi analiz edilmelidir binlerce yıl bereber yaşadığınız halklara bukadar derinden düşmanlık sizlerin kardeşlerinize bile dost olamayacak kadar ihanet içerisinde olmanızı kanıtlamıyormu insanlık kardeşliği tesis edemedikce savaşlar bitmeyecek ve o anlattığınız zor günler devam edecektir yinede hayırlısı olsun demeli allah yinede en çok sizi sonra bizi korusun çünki okadar hem güçsüz hem riskli hareket ediyorsunuzki insan halinize acıyor.

isoytekin@hotmail.com dedi ki...

teşekkür ederim