5 Aralık 2009 Cumartesi

ABD militarizminin büyük zaferi


Murat Çakir
cakir@rosalux.de

Yaklasik yarim yuzyil once gorev suresi biten ABD baskani Eisenhower, yaptigi ayrilik konusmasinda ulkesinde »askerî-endustriyel-kompleks«in gucunun artmasindan duydugu kaygiyi dile getirdiginde, kimi yorumcunun »hayalî tehlikelerle komunizme propaganda yapma firsati veririz« elestirisine maruz kalmisti. Eisenhower bugun yasasaydi, ne derdi bilinmez ama, ABD militarizminin bugune kadar kat ettigi yol, herhalde onu bile urkuturdu.

Gunumuzdeki gelismeler, emperyalist saldiri savaslarinin temel diregi olan ABD militarizminin simdiye kadar olmadigi yogunlukta guçlendigini ve ABD’nin devlet politikasini belirleyen en temel guç haline geldigini gostermekte. Irak’ta ve ozellikle Afganistan’da surdurulen savaslar, ABD politikalarinin bundan sonra daha da militaristlesecegine isaret ediyorlar.

Buyuk umutlar baglanan ABD baskani Barack Obama geçen Sali gunu unlu West Point savas akademisinde yaptigi »Ulusa seslenis« konusmasiyla, ABD halkinin oy pusulalariyla reddettikleri Bush yonetiminin iktisat ve savas politikalarini surdurecegini, hatta siddeti artirarak devam ettirecegini kanitlamis oldu. Eh, bundan sonra Obama’ya Nobel Baris Odulu’nu lâyik gorenler, bir taraflarina kina yakarlar herhalde.

Obama yonetiminin, geleneklerin aksine Beyaz Saray’daki »Oval Office«den yayinlanan bir televizyon konusmasi veya Senato uyeleri onunde yapilan kursu konusmasi yerine, olum makineleri tezgâhi haline gelmis olan bir askerî akademide, subay adaylari karsisinda yapilan propagandif bir konusmayla Afganistan’a yeni birlikler gonderilmesini ilân ederek, hem ordu yonetimine bagliligini gostermeyi, hem de »hurra yurtseverligi«ni korukleyerek, ulke içerisindeki savas karsitlarini zayiflatmayi hedefledigi çok açik. Aksi olsaydi, Pazar gunu orduya »30 bin asker daha gonderin« emrini vermez, seçim vaadlerini hatirlardi.

Aslinda Obama, ayni 2007 Temmuz’undaki bir basin toplantisinda savasla ilgili olarak »farkli toplumsal kesimleri dikkate almak zorundayim« diyerek, ordu yonetimini »onemli toplumsal kesim« haline getiren Bush’un pozisyonunda. Yani degisen bir sey yok: ABD emperyalizmi sarsilan kuresel ekonomik konumunu her zamanki gibi askerî ustunlugunu kullanarak korumak istiyor. Bunun sonucunda da ABD anayasasinin askerî guçleri sivil iktidarin emri altinda tutan maddeler de ters yuz olarak, ABD demokrasisini (!) fiîlen askerî vesayet altina itiyor.

Obama’nin, oncelini takip ettiginin bir diger gostergesi de, konusmalarini yapmak için seçtigi yerler: seçildigi gunden beri kursusunu Guney Kore’deki Osan, Alaska’daki Elmendorf ve Jacksonville hava kuvvetleri uslerinde; Annapolis’teki deniz kuvvetleri akademisinde; Nevada’daki Nellis ussunde; Fort Hodd, Dover Air Base ve West Point’te kuruyor. Senato’da, yani seçilmislerin onunde yaptigi konusmalar ise, bir elin bes parmagini geçmiyor.

Peki, bu gelismeler Afganistan için ne anlama geliyor? Sayilara bir bakalim: ABD tek basina 2001’den bu yana (2009 dahil) savasa toplam 223 milyar Dolar harcamis (Almanya 4 milyar Euro). Afganistan’a yapilan yardimlar ise (2002-2009) topu topu 15 milyar Dolar! Paranin hepsi Afganlilara kalmiyor elbette, ne gezer: paralarin yuzde 90’i Batili sirketlere geri donuyor (bkz.: Center for Strategic and International Studies).

2009 verilerine gore Turkiye’nin de 730 askerle temsil edildigi ISAF birlikleri toplam 64.500 asker konuslandirmis durumda (2001: 1.800 asker). Obama’nin emriyle bu sayi 90 bini geçecek. 2010’da toplam sayinin 120 bini geçecegi tahmin ediliyor (Sovyetler »enternasyonalizmin ve yurtseverligin geregi« olarak 115 bin askeri Afganistan’a gondermislerdi. Hazin son biliniyor).

Simdiye kadar (13 Eylul 2009) toplam 1.386 asker yasamini yitirmis. Siviller ise çok daha fazla. BMO’nun Afganistan misyonu UNAMA’nin verilerine gore tablo soyle: 2006: 929 sivil; 2007: 1.523 sivil; 2008: 2.118 sivil olmus. Uzmanlara gore bu sayi »buz daginin« gorunen tepesi.

Sosyal duruma bakarsak (bu da CIA’nin verileri): 2008’de halkin yuzde 41’i issiz; yuzde 61’i kronik açlik çekiyor; yasam beklentisi ortalama 43,1 yila dusmus, sadece yuzde 13’luk bir kesim içme suyuna ulasabiliyor ve yuzde 6’lik bir kesim elektrige kavusabildigi için sansli.

Savasin simdiye kadarki bilançosu kisaca bu. Daha fazla askerle ne olacagini tahmin etmek zor degil. Ama daha fazla askerle de zafer elde edilemeyecek. Peki, militaristlerin buyuk zaferi ne? Nobel Baris Odullu ve teni siyah bir »umut verenin« baskan olmasi. Vesayet militaristlerin elinde olduktan sonra, baskan kim olmus, ne yazar?

Hiç yorum yok: