14 Kasım 2009 Cumartesi

ALEVİLİĞİN GELECEĞİ “YOKOLUŞ VEYA DİRİLİŞ”


Seyfi MUXUNDİ
seyfielaldi@hotmail.com

Alevilik adına konuşan ve kendilerini Alevilerin önderi sayan gerek bazı yazarlar olsun; gerekse de dedeler-pirler olsun son dönemlerde “Alevilik İslam’ın merkezidir, özüdür.” Cümlesini sık kullanmaya başladılar.

Sünni din otoriteleri olsun, ülkemizdeki devleti yöneten siyasiler olsun, bu söz karşısında sessizliğini korumaları bir yana memnun bir gülümseme ile başlarını sallayarak onaylamaktadırlar. Daha doğrusu şimdilik sessiz kalmayı tercih etmektedirler.
Peki ne zamana kadar ve niçin?
Peki sessizliğin bittiği gün ne diyecekler?
Peki Sünnilik sessizliğini bozduğu gün “Alevilik İslamlığın özüdür.” Diyenler o gün ne cevap verecekler.
Peki ya buna içten inanan gerçek Aleviler ne cevap verecek. Ya da cevap verecek kimse kalacak mı?
Aleviler için son dönemlerdeki oluşumlar bir dönüm noktasıdır. – Yok olma ya da nerede yer alacaklarını kesin bir tavırla belirleme.- Sünni İslam el altında Şiileri, Caferileri ve kısmi olarak da Bektaşileri yumuşatmak ya da kullanarak kendi saflarına çekmeye çalışmaktadırlar. Bir nevi suni misyonerliği desek yeridir. Alevilerin “İslam merkezli” olduğunu ispatlamak için çok büyük çaba göstermektedirler. Gerçek Alevi inancını savunanları, Alevilerden soğutmak ve uzaklaştırmak için envai türlü yollara ve dolaplara başvurmaktadırlar.

Bu sürecin önüne geçilmediği takdirde. Suni Âlimler ve onların Aleviler içindeki Hızır Paşaları kontrolü tam olarak ellerine geçirdikleri zaman Alevilere karşı şunları ileri sürecekler, daha doğrusu Alevilere dayatacaklardır.

“Mademki İslam dinindesiniz. Dünyada 1,5 Milyar Müslüman, bu dinin Kurucusu Hz. Muhammed, onun Sahabeleri ve de Ehlibeyti gibi namaz kılın. ‘Kuranda namaz yok’ diyorsanız. Bunun belgelerini sunun. Sunamıyorsanız, İslam dinini saptırmayın.” Diyecekler.

“Dünyadaki bütün Müslümanlar gibi 30 gün Ramazan Orucu tutunuz. Bu Kadar Müslüman’a karşı dönüp ‘Kuranda Ramazan orucu yok.’ Diyemezsiniz. Peygamberin ve Ehlibeytinin 30 gün Ramazan orucu tutmadığına dair kaynak ve belge gösteriniz. Gösteremiyorsanız ve hala kendinizi ‘İslam’ın merkezi’ olarak görüyorsanız her İslam gibi 30 gün Ramazan Orucu tutacaksınız. Din inancımıza nifak sokmayın.” Diyecekler.

“Kuran’ı kerimde ve Hz Muhammed’in sünnetinde Hac, zekât, Fitre vardır. 1,5 Milyar Müslüman ve onların din âlimleri de belgeleri ile inanıyorlar. Ayrıca bütün mezheplerin İmamları, İmam Cafer’i Sadık’ta dahil olmak üzere Camiye ve Mescide gitmişlerdir. Buralarda 5 vakit namaz kılmışlardır. 1400 yıl sonra inşa edilmeye başlanan ve de namaz kılınmayan Cem-Evleri İslam’ın ibadethaneleri ve temsil ettiği yer olamaz.” Deyip. Sizi tehdit edecekler veya uyaracaklardır.

“Muhammed’in, Ali’nin, Hüseyin’in, Hasan’ın, ve 12 İmam’ın namaz kılmadıklarına, camiye gitmediklerine ve Ramazan Orucu tutmadıklarınıza dair elinizde belge ve kaynak var mı? Varsa gösterin yoksa İslam içine nifak sokmayın.” Diyecekler.

Aleviliği “İslam’ın merkezi” olarak görenler yarın bu sorularla karşı karşıya kalacaklardır. İsterlerse bugünden cevap vermeyi denesinler. Bakalım tatmin edici bir cevap vere bilecekler mi?

Tüm bu ve buna benzer dayatmalar Aleviliği gelecekte bekleyen sorunlardır. Aleviler kendi bulundukları yeri şimdiden ortaya koyamazlarsa yok olmayla karşı karşıyadırlar.

Bugün Türkiye’nin ivedi ve derin olan sorunları vardır. İşsizlik, Azınlıklar, Laikliğin uygulanması, Demokratik yasalar… gibi sorunlar Türkiye’de başı çeken sorunlardır. Sorunlar bir, bir çözüldükçe bir sonraki sorun öncellik ve tartışma yaşayacaktır. Aleviliğin İslam özelliği de bu yapıdadır. Sünnilik bugün yukarıdaki sözleri gündeme getirmiyorsa sorunun aciliyeti kapıya dayanmamış bir. Birde yavaş, yavaş eritme politikası güttüğü içindir. Örnek olarak yarın “İslam’ın temel kuralları şunlar şunlardır.” Diyeceklerdir. Ayrıca “İslam olan İslami şartları ve kuralları yerine getirmek zorundadır. İslam’a yeni ibadet şekli oluşturmaya kimsenin hakkı yok.” Diyeceklerdir. Aleviliği “İslam’ın merkezidir ” görenler o gün güçleri yeterse Cem evlerinde, Cemleri terk ettirip namaz mı kıldıracaklar. Alevileri de buna teşvik mi edecekler. Bu kafadaki insanlar şimdiden bunun alt yapısını hazırlamaktadırlar. “Cem evi de Cami de bizimdir.” Sözü buraya dayanmaktadır. Fatsa’da Üstü cami altı Cemevi olarak inşa edilmesi aslında hoşgörü değil bir Sünnileştirme politikalarıdır. Alevi köylerine ve Alevi cenazelerine Sünni imam teşviki yine bu politikanın devamıdır. Alevi seyit ve dedeleri Daha düne kadar farklı söylerlerken, bugün “Bu kuran hepimizin” Şiarları aynı politikanın devamıdır. Revize edilmiş Alevilik, Yumuşatılmış Alevilik, ardında yumuşatılmış sunilik son nokta Sunileştirme.

Kültür çeşitliliğinden inanç çeşitliliğinden korkan Tek tip millet yaratma gibi tek tip inanç peşinde olanların hedeflediği bu yapılama Aleviler için bir sondur. Yaşar Nuri Öztürk gibi Sünni din Âlimlerinin Alevi inancını okşayan “beş vakit yok” gibi sözler, Aleviliği Kuran’a ve Sünniliğe doğru bir ilgi uyandırma özendirme ve yönlendirme amaçlı planlardır. Aynı Yaşar Nuri Türkiye dışında başka bir İslam ülkesinde bu sözleri asla sarf etmemiş ve sarf etmez de.

Şimdiden gerçek kimliklerine sahip çıkmayanlar yarın konuşacak bir cümle bulamazlar. O gün Sünni birer toplum olup Aleviliği tarihe gömecekler. Belki kimlikleri Alevi olur ama özleri birer Sünni inanç olarak devam edecektir.

Not: Geniş bilgi için Daha önceden yayına koyduğum:

**ALEVİLİKTE YAZILI VEYA SÖZLÜ BELGELERİ “DAYATMA”
** HANGİ ALİ HANGİ ALEVİLİK
**DEĞİŞEN YA DA YOK OLAN ALEVİLİK
** ALEVİLER NEREYE KOŞUYOR
** ALEVİLİK VE LAİKLİK
Adlı yazılarımı inceleyebilirler.

Hiç yorum yok: