15 Şubat 2010 Pazartesi

İşsiz Öğretmenlerden Basın Açıklaması


Kadir Aydemir
kadirfen@hotmail.com

Sayın ve çok muhterem duvar hazretleri;

Bugün kelamımızı sana anlatacağız. Duvar deyince bizlerin aklına ev gelir, okul gelir, yani kısacası güvenlik gelir. Bizler ise yıllarını okul sıralarında geçirmiş genç öğretmenler olarak güvencesizliğe mahkûm edilmek istenenleriz. Dolayısıyla bir ironi yaparak güvenceli bir nesnenin önünde güvencesizliğimizi vurgulamak adına karşındayız.

Ayriyeten derdimizi yetkililere bugüne kadar normal yollardan yaptık. Ama her defasında ya dinlenilmedik ya da dinleniliyormuş gibi yapılarak söylediklerimiz kamuoyuna çarpık bir şekilde sunuldu. Sen bir yanınla da bükülmezliği, eğilmezliği temsil ettiğinden dolayı, sözlerimizin yanlış taraflara çekilmemesi adına da karşındayız.

Son olarak ise söylediğimiz çok haklı taleplere bile bir şekilde doğru sesi vermeyenlere seni örnek göstermek için buradayız. Şimdi sana sesleneceğiz, biliyoruz ki sen bize uyumlu bir cevap vereceksin. İşte bu uyumunu yetkililere göstermek için de buradayız.

Sayın duvar arkadaş, senden ricamız; kardeşin olan Başbakanlık duvarlarına taleplerimizi haykırman ve oradan da sesimizi yetkililere ilk ağızdan iletmendir. Zira biz kendilerine ulaşamıyoruz.

İşte son derece masum, yasal, meşru taleplerimiz: Açıkta olan tüm öğretmenler alınsa dahi açık kapanmayacağından bizleri sınavlarla uğraştırmasınlar. Dolayısıyla KPSS’yi kaldırsınlar. İhtiyaç olan öğretmen açığını ise güvenceli, kadrolu olarak kapatsınlar. Bu atamayı da küsuratlı rakamlarla bekleyen on binlerce öğretmeni bekletmeden, bu ay, yani şubatta yapsınlar.

Başbakan bu taleplerimizi duyunca sinirleniyor duvar kardeş. Ve: “Devlet her üniversite mezununa iş bulmak zorunda mı?” diye soruyor. Evet, duvar kardeş, bulmak zorunda. Üstelik bize muhakkak iş bulmak, daha doğrusu okullarımızı güvenceli olarak vermek zorunda… Çünkü bizim işimiz eğitim ve eğitim şakaya gelmez. Çünkü öğretmene acilen ihtiyaç var. İşte en az 100 bin kişiyi “ücretli” adı altında kölelik şartlarında çalıştırıyorlar. Bir o kadar daha açık olduğu kesin. O zaman bir an önce en azından 200 bin öğretmen açığını gidermek zorundalar. Bildiğimiz kadarıyla ülkemizde eğitim istihdamından büyük oranda devlet sorumlu. Yoksa bu gerçek değişti mi, ya da değiştirmenin birer adımlarını mı yaşıyoruz şu anda?

Duvar kardeş, bir de Başbakanlık binasına uğrarken oradan ataların olan çadırlara rastlayacaksın. Tekel işçilerinin çadırına… Bizden onlara selam söyle. Bizleri tanırlar. Onlarla on gün kadar aynı alanda, çadır açarak dayanıştık, birlikte olduk. Onların haklı mücadelelerine destek olurken kendi taleplerimizi de haykırdık. Tekel’in ateşi buralarda da bizi ısıtıyor, bunu da söyle duvar kardeş, bunu da söyle.

Evet, duvar kardeş, canlı cansız bir nesneyiz, kâinatta bir damlayız, bir birimizi üzeceğimize dünyayı cennete çevirebiliriz. Bunun için ise herkesin ve her şeyin değerinin bilindiği bir hüküm gereklidir. Sana demirini çok vermeli müteahhit, o zaman deprem meprem vız gelir… Bize de güvenceli, bilimsel bir ortam sunmalı yetkililer, o zaman cahillik, kabalık vız gelir… Ama bunun için irade gerekir güzel dostum, irade. İnsandan, doğadan yana bir irade… Yetkililere bir de sen anlat bunları duvar kardeş, bir de sen anlat…

İŞSİZ VE GÜVENCESİZ EĞİTİMCİLER PLATFORMU (İGEP) adına
Kadir Aydemir

http://www.igep.biz/

13.Şubat.2010

Hiç yorum yok: