21 Şubat 2010 Pazar

İGEP’ten Hükümeti Protesto Eylemleri


İŞSİZ VE GÜVENCESİZ EĞİTİMCİLER PLATFORMU (İGEP) HÜKÜMETİ İŞSİZLİKTEN KAYNAKLI 12. ÖĞRETMEN İNTİHARI ÜZERİNDEN DARAĞAÇLI EYLEMLERİYLE PROTESTO ETTİ.

Bugün saat 13’de Ş.Urfa’da, Karakoyun İş Merkezi’nde bir araya gelen işsiz ve güvencesiz öğretmenler, kendilerinin de içinde bulundukları sorunlar nedeniyle intihar eden arkadaşlarının yasını tutmak ve bunun üzerinden hükümeti protesto etmek amacıyla ilginç bir eylem yaptılar.

Basın açıklamalarını okuduktan sonra darağacına kalemler astılar ve darağacını ateşe verdiler. Bu ölümün son ölüm olmasını istediklerini ve bu temsili eylemle taşeronlaştırmayı, esnekleştirmeyi, ticarileştirmeyi, yani 4-C yasasını, yani neo-liberal anlayışları yaktıklarını belirttiler.

Bir an önce sosyal politikalara geçilmesini isteyen platform üyeleri yoksa bu ölümün bugün öğretmenlere, yarın Tekel işçilerine, öbür gün ise başka bir emekçi kesimine uğrayacağını belirterek bunun sorumlusunun ise hükümet yetkilileri olduğunu bildirerek hükümeti göreve çağırdılar.

Sık sık “Oğluna gemicik, öğretmene işsizlik”, “Direne direne atanacağız”, “Kadrolu atama istiyoruz”, “Her yer tekel, her yer direniş” sloganları atan grup intiharların, bunalıma girmelerin çözüm olmadığını çözümün mücadeleden geçtiğini belirterek işsiz ve güvencesiz eğitimcilerin ise mücadele adresinin İGEP olduğunu vurguladılar. “İGEP burada hükümet nerede?” sloganlarının ardından da dağıldılar.

* * * * * * * * *

Basına ve kamuoyuna;

Geçtiğimiz Cuma günü bizim bildiğimiz kadarıyla 12.si olan, bir işsizlikten kaynaklı öğretmen intiharı daha gerçekleşti.

Balıkesir’in Edremit ilçesine bağlı Güre Beldesi’nde İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji mezunu, 31 yaşındaki Kadir Ağzıbüyük adlı arkadaşımız KPSS belasına takılarak herhangi bir yere atanamamış, bu nedenle de bunalıma girmiş ve iple asılmak suretiyle intihar etmiştir. Arkadaşımızın üzüntüsünü kendisini tanımasak da içimizde taşıyoruz. Çünkü bizler de aşağı yukarı aynı psikolojilerde olan genç öğretmenleriz. Bu vesileyle ailesine ve yakın çevresine baş sağlığı diliyor, nur içinde yatsın diyoruz.

Biz, arkadaşımızın düştüğü bunalımın alt yapısını bilen ve aynı psikolojilerde bulunmuş genç öğretmenler olarak kesinlikle bu konuyu bir malzeme olarak görmüyoruz. Sadece içinde bulunduğumuz bu kötü durumu yeni kayıplar yaşanmasın diye, başta yetkililere, daha sonra da tüm kamuoyuna duyurmak istiyoruz.

Fakat çok açık bir şekilde haklı olan emekçi kesimlere, hükümet yetkililerinin azarlamalarını, dalga geçmelerini görerek onların vicdanlarından da şüphe eder konuma geldiğimizi belirtmek istiyoruz. Zaten bu nedenle geçtiğimiz hafta açıklamamızı duvara karşı yapmıştık. Duvardan aldığımız gerçekçi ve uyumlu cevabı, halen yetkililerden alamamanın üzüntüsünü de yaşamaktayız.

Bizler ihtiyaç olmasına rağmen atamaları yapılmayarak geleceği çalınan gençleriz. Bizler 400–600 lira maaşlarla bizzat devlet okullarında kölelik şartlarında çalıştırılan gençleriz. Hiçbir güvence, sendika, emeklilik geleceği olmadan çalıştığımızdan evlenemeyen, ayakları üzerinde duramayan gençleriz. Bizler bunalıma girmeyelim de kim girsin? Başbakanın, bakanın çocukları mı?

Evet, bizler yıllardır göz göre göre çok büyük sıkıntılar yaşıyoruz. İhtiyaç olmasına rağmen atamalar yapılmıyor ve 300 bin gencin geleceğiyle oynanıyor. Ama ne yazık ki muhalefet partileri de, sendikalar da bu konuya gereken önemi vermiyorlar. Sadece medyatik olmuş eylemler peşinde reklâmlarını yapmakla meşguller. Ne yazık ki emekten yana olduğunu söyleyen parti ve sendikalar dahi bu konuda üzerlerine düşen görevleri yerine getirmiyorlar. Bizi asıl üzen de budur.

Evet, bunalıma girmek için çok fazla nedene sahibiz. Ama biz platform olarak kesinlikle yılgınlığa düşmekten, hele hele de intihar etmekten yana değiliz. Bunalıma giren arkadaşları da mücadeleye, İGEP saflarında haklarını aramaya davet ediyoruz.

Biz mücadele ederken evlerinde bizi izleyen ve umutsuzluk rüzgârları estiren meslektaşlarımıza, genç arkadaşlarımıza da buradan sesleniyoruz: Mücadele edenler kaybedebilirler ama mücadele etmeyenler ömür boyu kaybetmeye mahkûmdurlar. Kangren hale gelmiş sorunlarımızın mücadele haricinde çözülemeyeceği de açıktır. Öyleyse kararlı olmalı, direngen olmalı, onurlu olmalı ve kaybetmeyi düşünmeden çektiğimiz sıkıntıların hesabını sormalı, geleceğimize sahip çıkmalıyız.

İşte önümüzde meşale gibi duran Tekel işçileri... Mücadele böyle yapılır diyerek, bize ‘öğretmenlik’ yapıyorlar. Yaşasın Tekel işçilerinin mücadelesi. Yaşasın işsiz ve güvencesiz öğretmenlerin mücadelesi.

İşsiz ve Güvencesiz Eğitimciler Platformu (İGEP)-Ş.Urfa
İletişim Sorumlularından Aziz Kaya.
(http://www.igep.biz/ )

Hiç yorum yok: