25 Ocak 2010 Pazartesi

TEKEL İŞÇİLERİYLE KİTAP PAYLAŞIMI…


41 GÜNDÜR DİRENEN TEKEL İŞÇİLERİYLE KİTAP PAYLAŞIMI VE GREV İZLENİMLERİM...
Adil Okay
adilokay@hotmail.fr

Yazar şair akademisyen fotoğrafçı ve bilim insanları tekel işçileriyle kitaplarını paylaştı. Ahmet Telli (Şair), Şükrü Erbaş (Şair), Fikret Başkaya (Akademisyen), Zerrin Taşpınar (Şair), Yılmaz Demiral (Tiyatrocu), Temel Demirer (Yazar), Sibel Özbudun (Akademisyen), Oktay Etiman (Çevirmen), Necmettin Salaz (Yazar), Mahmut Konuk (Aktivist), Sait Çetinoğlu (Yazar), Adnan Caymaz (Şair), İsmet Erdoğan, Mustafa Çoban (Yayıncı), Aydın Şimşek (Şair), Mehmet Özer (Fotoğrafçı-Şair), Emir Ali Türkmen (Yayıncı), Adil Okay (Şair-Yazar), Ragıp Zarakolu (Yazar), Muzaffer Erdoğdu (Yayıncı), Ahmet Önal (Yayıncı) Tekel işçileriyle gün boyu dayanıştı.
İşçiler kendilerine destek için gelen öğrenci−öğretmen−sanatçı ve/veya işsizlerle kucaklaşıyor. AKP kanadından yükselen provakatif açıklamalara prim verilmiyor. Marjinal gruplar, teröristler aranıza sızıyor propagandalarına gülüyorlar. ‘Bu çocuklar mı terörist’ diyorlar. ‘Bu gençler çamaşırlarımızı yıkıyor, gün boyu bize çay dağıtıyor, odun taşıyorlar. Hepsi bizim çocuklarımız. Pırıl pırıl gençler.’

Toplu kitap dağıtımından sonra Hatay’ı olduğum için öncelikle Hatay çadırını ziyaret ediyorum. Antakya, Kırıkhan, İskenderun’dan gelen hemşerilerim beni sevgiyle karşılıyor. Kitaplar ve dayanışmamız için teşekkür ediyorlar. Saçı kapalı, saçı açık kadınlar aynı dilden konuşuyor. Sınıf mücadelesi, dayanışma, emek ve haklardan söz ediyorlar. Çaylarını içip soba karşısında ısınmaya çalışarak söyleşiyoruz. Sonra diğer çadırları ziyaret ediyoruz. Diyarbakır, İzmir, Muş, Batman, Tokat ve diğerleri. Bu ara işsiz öğretmenler (İGEP) çadırı dikkatimizi çekiyor. Tekel işçileriyle dayanışmaya gelen işsiz veya sözleşmeli öğretmenlerin çadırında ben, Ahmet Telli, Aydın Şimşek, Sibel Özbudun, Sait Çetinoğlu, Memet Özer oturuyoruz. Onların da sorunlarını dinliyoruz. İçlerinden Azime öğretmen yüzbinlerce işsiz öğretmen var. bunlar da ayağa kalksa mücadelelerini birleştirse emek cephesi kazanır diyor. Kadir öğretmen saz çalıyor bana bir sürpriz yapıyor. Benim çocuklar için yazdığım ‘zaman’ adlı şiirimi bestelemiş. Onu söylüyor.

Akşamüstü bir hareketlenme oluyor. Ankara gücü taraftarları yüzlerce genç tekel işçilerini ziyarete geliyor. Alkışlar zılgıtlar. Sonra gençler. Soğuk artıyor. Odun dağıtılıyor. Ateşin etrafında halay çekiliyor. Türküler söyleniyor. ‘Tekel işçisinin yanındayız’ diye pankart asan esnaflar işçilere kapılarını açmış. İşçiler esnafları rahatsız ediyor açıklamalarının çirkin bir dedikodu olduğu anlaşılıyor.

Bol bol fotoğraf çekiyorum.

Gece yarısı yaklaşınca ertesi gün gelmek üzere vedalaşıyorum tekel işçileriyle.

Günün son haberlerini dinliyorum. Başbakan zehir kusmaya devam ediyor. Ankara’da provakatif eylemler var diyerek tekel işçilerini tehdit ediyor. Ben bir tekel işçisine vereceğim maaşla üç kişi çalıştırırım diyerek emeğe saygısızlığını ortaya koyuyor.

Sonuç ne olursa olsun tekel işçileri kazandı. Güçlerinin ve dayanışmanın farkına vardılar. Bir işçinin ifadesiyle ‘biz düne kadar kendimize ve iş arkadaşlarımıza güvenmiyorduk. Ama bu 40 günde hepimiz değiştik. Kazandık. Kendimize güvenimiz ve saygımız arttı.’

http://www.adilokay.com/

Hiç yorum yok: