5 Mart 2010 Cuma

İŞSİZLİK BİZİM HAKKIMIZ DEĞİLDİR


Hüseyin Habip Taşkın
habibtaskin@gmail.com

İşsizlik insanları düşündüren bir sorundur. İnsan psikolojisini ve insanların arasındaki ilişkileri sarsar. Bunalıma düşen birey farklı yöne sapar. Ülkemizde intiharlar da artış olduğunu yetkili makamlar açıklarken, en büyük neden olarak da, işsizlik gösterilmektedir. Adli olaylarda büyük artışın olduğunu da yine yetkili makamlar söylemektedir.

Bunlar göz ardı edilerek, yetkili ağızlar laflarını süsleyerek, allayarak, pullayarak insanlara “her işin güzel gittiğini” çekinmeden söyleye bilmektedirler.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Ekim-Kasım-Aralık 2009 aylarını kapsayan Hane Halkı İşgücü Araştırması sonuçlarını açıkladı. Araştırmaya göre, Türkiye genelinde işsiz sayısı Kasım 2009’da geçen yılın aynı dönemine göre 233 bin kişi artış göstererek 3 milyon 270 bin kişiye yükselmiş.

İş ve İşçi Bulma Kurumu’na iş aramak için müracaat eden belirli bir sayı vardır. Bu sayı resmi bir sayıdır. Ayrıca özel işyerlerine müracaat eden belirli bir sayı vardır. Kunduracıları, deri işçilerini, tekstil çalışanlarını ve sezonluk kayıt dışı işlerde çalışanları unutmamamız gerektiği için, buralarda da küçümsenmeyecek oranda işsiz sayısı vardır. Onun içindir ki, yığınların yüzleri gülmüyor, karınları doymuyor.

Türkiye’de tarım dışı işsizlik oranı geçen yılın aynı dönemine göre 0,7 puanlık artışla yüzde 16,2 seviyesinde gerçekleşti. Bu oran erkeklerde geçen yılın aynı dönemine göre 0,7 puanlık artışla yüzde 14,9, kadınlarda ise 0,5 puanlık artışla yüzde 20,8 oldu. Bu dönemdeki işsizlerin yüzde 71,2’si’ni erkek nüfus oluşturdu.

İşsizlerin yüzde 28’ini çalıştığı iş geçici olup işi sona erenler, yüzde 20,9’unu işten çıkarılanlar, yüzde 16,3’ünü kendi isteğiyle işten ayrılanlar, yüzde 8,2’sini işyerini kapatanlar veya iflas edenler, yüzde 7,1’ini ev işleriyle meşgul olanlar, yüzde 9,9’unu öğrenimine devam eden veya yeni mezun olanlar, yüzde 9,6’sını ise diğer nedenler oluşturdu.

Yaptığı işten ötürü herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmadan çalışanların oranı, önceki yılın aynı dönemine göre 0,6 puanlık artışla yüzde 43,9 olarak gerçekleşti.

2009 yılı Kasım döneminde, Türkiye genelinde işgücüne katılma oranı, geçen yılın aynı dönemine göre 1,1 puanlık artışla yüzde 48,1 olarak gerçekleşti. Erkeklerde işgücüne katılma oranı geçen yılın aynı dönemine göre 0,3 puanlık artışla yüzde 70,6, kadınlarda ise 1,9 puanlık artışla yüzde 26,4 oldu.

Kasımda iş aramayıp çalışmaya hazır olanların sayısı 18 bin kişi artarak 1 milyon 951 bin kişi oldu. Bu dönemde iş bulma ümidi olmayanların sayısı 693 bin kişi oldu. İşgücü dışında olanların yüzde 47,6’sı daha önce bir işte çalıştığı belirlendi. ANKA Kasım döneminde genç nüfusta işsizlik oranı geçen yılın aynı dönemine göre 0,4 puanlık bir artışla yüzde 24,4’e yükseldi. Genç işsizlik oranı kentte yüzde 25,4’ten 26,3’e çıkarken, kırda yüzde 20,9’dan 20,2’ye geriledi.

Yeni sömürge ve feodal yapılı sistemlerde işsizlik oranı fazladır. Sistem kendi insanını işsiz bırakır. Her iş sermayenin çıkarları için donatıldığı için, işsizlik denilen olay varlığını alanın her yerinde göstermektedir. Birçok semtte, ilçede işçi kahveleri vardır. Bazı yerde sokağın bir köşesi mesken tutulmuş ve inşaata gitmek için bekleyen işsizler vardır. Sezonluk fabrika işçileri vardır. Onların birçoğu da sigortasız çalıştırılmaktadır.

İşsizlik kangren halinde yükselmeye devam ederken, bunu yoksul kesimin artışı olarak ta değerlendirebiliriz. Hiçbirimizin garantisinin olduğunu söyleyemeyiz. Geçmişteki kazanılmış haklar AKP iktidarı tarafından bir bir alınmaya devam ederken, alanlarda seslerini duyurmaya çalışanların sayıca az olduklarını görmekteyiz. Bunun içindir ki, AKP iktidarı pervasız uygulamalarını sürdürüyor.

Olayı sadece AKP olarak görmemeliyiz. Düzen partilerinin tamamı, sermayenin sömürü ve yoksulluk politikalarını hayata geçirmişlerdir, geçiriyorlar. Özünde hiçbiri halkın partisi olamamıştır. Ama sermayenin elinde bulunan mevcut aygıtlar sayesinde halkı uyutmanın propagandasını yapmaya devam ediyorlar.

İşsizlik kader olmadığına göre, bizlere düşen görev, işsizliğe, yoksulluğa karşı her alanda örgütlenmektir. İşin özüne bakarsak, üzerimizden ölü toprağı atmalıyız, bizler emekçi olduğumuzun, insan olduğumuzun bilinciyle yolumuza devam etmeliyiz. Gelecek aydınlık yarınlar diyorsak, işsizliğe ve sömürüye karşı birlikte adım atmalıyız. Yoksa elimizden haklar alınmaya devam edecektir.

NEWROZ HAFTALIK SİYASİ YORUM GAZETESİ

Hiç yorum yok: