15 Mart 2010 Pazartesi

Eğitimin İflası, Öğretmen Atamaları, IMF İlişkileri

Kadir Aydemir
kadirfen@hotmail.com

11 Mart tarihinde Radikal’in ilk sayfasında bir haber: “Eğitimde Acı İtiraf” Bu haberde Milli Eğitim’in 2009 iç denetim raporundan şu önemli bilgilere yer veriliyor: 133 bin 317 öğretmen açığı var. 26 bin eğitim kurumunda tek yardımcı personel yok. Bölgeler arası dengesizliğe örnek olarak; 2003–2008 arasında Şırnak’a atanan 5 bin 129 öğretmenden 4 bin 609’u yerlerini kısa sürede çeşitli gerekçelerle terk etmiş.

Oysa Milli Eğitim’in başı olan, önündeki kâğıdı bile okumaktan aciz, kendi söylediklerine kendisinin bile inanmadığını yüzünden hissettiren “çok sayın” çağdaş görünümlü Nimet Çubukçu Hanım, çok değil bir hafta önce(2 Mart’ta), Meclis’te, kendisine sorulan sorulara güllük gülistanlık bir tablo ile yanıt vermiştir.

Bu satırları yazan beni ve yüz binlerce kadrolu atama bekleyen genci o gün için asıl üzen ise; mezhepsel, etniksel konularda birbirlerine kabadayılık yaparak gündem değiştiren muhalefet partilerinin o oturumda son derece “efendi” bir tavır takınmalarıdır. Bizler 7–8 yıldır atama bekleyenler olarak, hükümetten zaten çok şey beklemiyoruz. Zira onlar kendi olumsuzluklarını tescil etmişlerdir! Peki, muhalefete ne demeli? 300 bin öğretmen atama bekliyor, bütün halkımız bu nedenle mağdur ediliyor, atama bekleyenler tüm partileri dolaşarak dertlerini anlatıyor, muhalefet milletvekilleri ise kendi önergelerine bile gerçek anlamda sahip çıkmayarak, “sayın” bakanı sıkıştırma zahmetine bile girişmiyorlar ve böylece eğitimi gerçek anlamda gündeme getirmemekte diretiyorlar. Ne diyeyim artık?

Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar:

Yine 11 Mart tarihli Radikal gazetesinin iki yazarının yorumlarına dikkat çekmek istiyorum. Çünkü attığımız her adımın sayısını bile belirleyen IMF antlaşmalarında “ilginç” gelişmeler oluyor ve yine ilginç olarak, IMF ile ilişkilerin “zırt” diyeceği aylar, ne hikmetse bizlerin de atama beklediği aylara denk düşüyor!

Mahfi Eğilmez yazısında IMF ile stand by defterini kapattığını söyleyen hükümet için şöyle diyor: “IMF ile her an bir stand by düzenlemesi yapılacakmış gibi bir hava estirilmesi IMF’nin 4. madde konsültasyonuna (görüş alış verişine) gelişini bir yıl ertelemesine yol açtı. Bu erteleme neye yarar? Bunun yanıtını net olarak alabilmek için Mayıs sonu, Haziran başında ortaya çıkacak olan IMF değerlendirme notunu beklememiz gerekecek.” Şubat ayı atama hakkımızı gasp eden hükümet, acaba bu görüşmelerin karmaşasına sarkıtmak amacıyla mı memur alımını Mayıs ayına, öğretmen alımını da Haziran ayına sarkıttı? Bilinmez. Fakat Osmanlı’da oyun çoktur lafı da, tam bu anda aklıma geliyor nedense!

Tarhan Erdem ise yazısında: “Açıkçası, Ak Parti’nin IMF’yle birlikte olduğundan daha da serbest olduğu bu dönemi nasıl kullanacağını merak ediyorum! Ekonomiyi, seçimleri düşünmeden mi yönetecek, yoksa halkın hoşuna gidecek kararlar uygulayıp, seçim sonrası için, ‘O gün bakarız’ mı diyecektir?” diyor. Hükümetin seçim ekonomisini şimdiden harekete geçirmesi kuvvetle muhtemeldir. Burada ise atamalarda kendilerine daha çok kadro açılacağını düşünen kardeşlerime ben, 8 yıldır atama bekleyen Fen Bilgisi Öğretmeni olarak, şunu söylemek istiyorum: Biz de zamanında, seçim geliyor atanırız dedik, bayram geliyor atanırız dedik. Olmadı. Çünkü bu hükümet seçim ekonomisini bu tarz uygulamalarla yürütmüyor. Bunun yerine kendi cemaatinin ileri gelenlerine musluğu açıyor ve “sadaka” yöntemini uygulamaya sokuyor. Her türlü seçim ekonomisine karşı olan birisi olsam da, eski siyasetçilerin bu dönemlerde iş sahaları açarak, yeni atamalar yaparak gerçekleştirdikleri seçim “kampanyalarını” özlemiyorum dersem, yalan söylemiş olurum. Zira o zamanlar, seçim çalışması için de olsa, gerekli alımları o zamana saklayarak, yeni işe alımlar gerçekleştirirlerdi. Bunlar ise seçim harcamalarını eskilerden daha fazla yapsalar da sadece sadaka kültürü ile yetinmekteler.

Filler, Çimenler ve Biz

Ülkemiz ne yazık ki fillerin tepiştiği, çimenlerin ezildiği bir ülke olmaktan kurtulamıyor. Bizler http://www.igep.biz/ sitesi üzerinden yürüttüğümüz işsiz ve güvencesiz öğretmen mücadelesi ile bu gidişata karşı durmaya çalışanlardanız. Tüm duyarlı dostları da destek olmaya çağırıyoruz. “Ben çimen olmaya devam edeceğim, fillerle de aram iyi” diyenlere ise; bol karbondioksitler diliyoruz.

-----------
İGEP Kurucularından Kadir Aydemir

Hiç yorum yok: