1 Haziran 2009 Pazartesi

İnsan Hakkıyla İnsandır!..



Salim Turgut

Devletin özce tanımı bir sınıfın bir başka sınıf ve katmanlar üzerinde baskı ve tahakkümünü ifade eder. İnsanlık tarihinde devlet kavramı insanlığın sınıfsal ayrışmaya uğradığı dönemde ortaya çıkmıştır. Üretim araçlarının köle sahiplerinin ellerinde toparlanmaya başladığı dönemde, köle sahiplerinin haklarını korumak için kurulan militarist örgütlenmeler devleti oluşturmuştur. Devlet bir başka deyimle baskı ve otoritenin diğer adıdır.

Tarihte üretim araçlarını elinde bulunduran sınıfın haklarını korumak için baskı aracı olarak varlığını sürdüren devlete karşı üretim araçlarından yoksun olanlarında mücadelesi söz konusudur. Bu mücadeleler üretim araçlarını ellerinde bulunduran sınıf ve katmanların değişiminde etken olmuştur. Köle sahiplerine karşı kölelerin isyanları –ki en önemlisi spartaküs isyanıdır-, feodal beylere karşı köylülerin isyanı - Tomhas Munzer önderliğindeki köylü ayaklanmaları - ve kapitalizmde ise burjuvazi ye karşı işçi sınıfının eylemleri…

Sınıflı toplumlarda verilen bu mücadeleler dönem dönem sınıfsal altüst oluşlarla yeni toplumsal dönüşümlere neden olurken, dönem dönem ise evrimci mücadelelerle sistem içinde reformları körüklemiştir.

İnsan hakları Evrensel Beyannamesi`de bu reformlardan biridir. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne gelene kadar insan hakları, insanlık tarihinin mücadeleleri sonucu bir çok evrim geçirmiştir. 1215 yılında İngiltere Kralına kabul ettirilen bildirge, Manga Charta, İnsan Hakları kavramının dünyadaki ilk belgesi olarak bilinir. İnsan Hakları konusunda yayınlanan bir diğer önemli bildirge, Amerika`da yayınlanan Bağımsızlık Bildirgesi`dir. Özgürlük, eşitlik, kardeşlik gibi kavramlar, 1789 yılında gerçekleşen Fransız Devrimi`nden sonra yayınlanan ‘İnsan Hakları Bildirgesi’nde gerçek yerini alacaktır.

II. Dünya Savaşı`ndan sonra, 10 Aralık 1948 yılında yayınlanan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi doğmuştur. Türkiye, Birleşmiş Milletlerin kurucu üyelerinden birisi olarak İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi`ni ilk onaylayan ülkeler arasında yer almıştır. Beyannameyi ilk onaylayan ülkelerden biri olmasına rağmen uzun süre adı insan hakları ihlalleri ile anılmış ve anılmaya da devam etmesi de ayrı bir çelişki konusudur.

İnsanlar arasında ırk, din, renk, yaş, cinsiyet ayırımı yapmadan sevgi, saygı, dostluk duygularını geliştirmek, insanın insan olmak haysiyeti ile sahip olması gereken hakların hepsine ‘İnsan Hakları’ deniyor.

İnsanın en önemli hakkı yaşama hakkıdır. Bu hak ihlali ülkemizde önce 12 Eylül 1980 ardından da 1990’lı yıllar sonrası ise had safhaya ulaşmıştır. Özellikle 1992-93 yıllarında Kürt illerinde zorunlu göç, köy boşaltmaları ve köy yakmaları ile yargısız infazlar en üst noktalara ulaşmıştır.

İnsan hakları, kişiyi kendi özüyle yaşatacak kurallardır. İnsanın insana hükmetmesi, onu ezmesi insan onuruna yakışmayan ve kabul edilemeyecek bir davranıştır.

İhlalin olduğu yerde hak ortaya çıkar. Türkiye uzun süre hak ihlallerinin en fazla yaşandığı bir ülke olduğu için hak arayanlarında mücadeleleri de üst boyutlara çıkmıştır. Ülkemizde uzun bir süre İnsan Hakları Derneği’nin önemli bir misyon üstlenmiş olması da bu nedenledir.

Süreç hızlı değişiyor. Değişime uygun olarakta suç ve hak kavramları da değişebiliyor. Dünün ‘suç’ olarak görülebilen bir eylemi bugün ‘hak arama’ olarak değerlendirilebiliniyor, ya da tam tersi…

Dün cezaevlerinde ‘İnsanlık onuru işkenceyi yenecek’ sloganı atılırken bugün devlet kendi içinde insan hakları kurulları oluşturmak zorunda kalabiliyor. Karakollarda polislere insan hakları eğitimi verilip, okullarda insan hakları derleri gösterilebiliniyor. Bakanlığa bağlı İnsan Hakları Koordinatör Üst Kurulu oluşturulup faaliyetleri koordine edilebiliniyor.

Tüm bu aşamalara gelinmesi bile dünün insan hakları ihlalleri de kara listenin başında olan bir ülke açısından hiçte küçümsenmeyecek gelişmeler. Tabii burada şu soru sorulabilinir; yasal olarak bu düzenlemeler yapılıyor ama pratikte bunlar ne kadar işliyor?..

İnsanlık Manga Charta’dan beri verdiği mücadelelerle İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni yayınladı. Dünyada bu bildirgenin bile çağın insan hak ve özgürlüklerini tam yerine getirip getirmediği tartışılıyor günümüzde.

Ancak biz ülkemizde bu bildirgeyi bile tam içimize sindirmiş değiliz. Teoride bazı ilerlemeleri yıllara yayan bir ülke açısından pratik ilerlemeler de yılları alacaktır. Birçok değişim zamanla ve de büyük emeklerle olacaktır. Bu yüzden yılmamak gerekiyor.

Bu gün tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de İnsan Hakları Günü olarak kutlanıyor. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi`nin yayınlanışının 60.yılının kutlandığı günümüzde insan hakkının sadece gün boyunca değil, yaşam biçimi haline dönüştürülerek yıla yayılması umuduyla herkesin ‘İnsan Hakları Günü’nü kutluyoruz.

Hiç kimsenin bu haklardan yoksun kalmaması dileğiyle…

Hiç yorum yok: