10 Aralık 2009 Perşembe

GERÇEKTEN DÜŞÜNCE ÖZGÜR MÜ?


Hüseyin Habip Taşkın
habibtaskin@gmail.com

Düşünceye özgürlük denilse de, özgürlük cümlesi boşlukta kaldığı gibi, ülkemizi yönetenler kendine göre düşünce özgürlüğünü uygulamaktadır. Osmanlı’dan beri düşünce özgürlüğüne baskı vardır. O dönemde bile gazeteciler öldürüldü. Çünkü muhalif ses oldukları içindi. Günümüz Türkiye’sinde de aynı senaryolar oynanmaktadır.

Düşünce modeli olarak AB standartlarını harfiyen uyguluyoruz deseler de, polisin özellikle sosyalist basın üzerinde baskısı alabildiğine devam etmektedir. Telefon dinlenmelerinden, takip edilmelerinden, “terörist” damgasıyla “tehlikelidir” etiketi yemelerinden ve birçok nedenlerle Türkiye’de düşünce, özgürlük anlayışına göre sakıncalı konumda yerlerini almaktadırlar.

Türkiye’de AKP hükümeti tarafından AB ayarı yapıldı. “Herkes fikrini ince ve nazikçe söyleyebilir” denildi. Fikir hürriyeti her nedense sosyalist basını ve emekçilerini teğet geçti. Aksine mahkeme kapıları onlar için yol kapısı oldu.

TCK'nin 301. maddesi dolayısıyla savcılar yasa değişikliğinden bu yana iki yılda 914 soruşturma açtı. Bakanlık 77'sinin devamı için izin verdi. Anlaşılan o ki, kişilerin siyasi ya da sisteme muhalif olması demek, hakkınızda TCK'nin 301. maddesinin açılması an meselesi demektir.

8 Mayıs 2008'de yürürlüğe giren 301’nci maddede yapılan değişikliğin ardından Adalet Bakanlığı, kovuşturma ya da dava aşamasında olan toplam 914 dosyayı inceledi. Bu dosyalardan 77’si hakkında ise soruşturmanın devamı yönünde karar verdi. Yine 301’nci madde değişikliğinin ardından 210 soruşturma başlatılırken Bakanlık bu dosyalardan da sadece 8 tanesine izin verdi.
AB İlerleme Raporu’nda Türkiye’ye yönelik özellikle ifade ve basın özgürlüğüyle ilgili eleştirilerde bulunulurken Bakan Egemen Bağış, “İfade özgürlüğü geniş bir şekilde 2009 İlerleme Raporu'nda ele alınmıştır. Bu çerçevede, hükümetimiz mevzuat çalışmaları dâhil olmak üzere bu konudaki gelişmeleri takip etmektedir. 2003 Eylül ayından bu yana faaliyetlerini sürdüren Reform İzleme Grubu’nun görev alanını oluşturan siyasi kriterler, hükümetimiz açısından öncelikli gündem maddelerinden biri olmaya devam etmektedir. Bu çerçevede Reform İzleme Grubu’nun Devlet Bakanı ve Başmüzakereci, Dışişleri, Adalet ve İçişleri Bakanlarımızın ve ilgili kurumlarımızın üst düzey bürokratlarının katılımıyla her 2 ayda bir toplanarak gelişmeleri değerlendirmeye ve atılacak adımlar hakkında karar almaya devam etmektedir” dedi.

Türkiye’de düşünen insanlara yargısız infaz yolu açıldı. Polisin sorgusundan, Adliye koridorlarından cezaevinin kapısı aralandı. Böylelikle düşünce özgürleştirmiş olarak varsayıldı.

Hrant Dink:
Agos Gazetesi Yayın Yönetmeni, altı ay hapis cezasına çarptırılmıştı. 19 Ocak 2007'de öldürüldü.

Aziz Özer: Yeni Dünya İçin Çağrı ve Güney dergilerinin sorumlu müdürü, üç ayrı davanın ikisinde altışar ay hapis, birinde 720 YTL para cezasına çarptırıldı.

Eren Keskin: İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi eski Başkanı, 10 ay hapse mahkûm edildi. Açılan başka bir davadan ise altı ay 20 gün hapis cezası aldı, 4.000 TL adli para cezasına çevrildi.
Hanefi Bekmezci: Eğitim Sen Tunceli Şube Başkanı, altı ay hapis cezasına mahkûm oldu.

Hüseyin Ser: Sendikacı, altı ay hapis cezası aldı.

Hüseyin Bektaşoğlu: DTP Erzincan İl Başkanı, bir yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Ejder Öziç: Radyocu, altı ay hapis aldı.

Zülküf Kısanak: Gazeteci, beş ay hapis cezasına çarptırıldı.

Yaşam da düşündün mü ve düşündüğünü başkalarıyla paylaştın mı, TCK'nin 301.maddesi her an karşına keskin bir bıçak gibi çıkabilir. Devlet, “en iyisi sen düşünme senin yerine biz düşünürüz” demeye getiriyor.

301. Maddenin içeriğine bir bakalım;

1- Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ve Devletin yargı organlarını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
2- Devletin askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
3- Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.
4- Bu suçtan dolayı soruşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.

İnsanlar düşüncelerini her koşul altında özgürce ifade edebilmelidir. Bir yanda devlet olarak “bizde düşünce özgürlüğü var” diyeceksin Diğer yandan düşüncesini ifade edenlere adli soruşturma açtıracaksın… Cezalar yağdıracaksın… Gazetesine, dergisine para cezası vererek cezalandıracaksın…

Bunun adına düşünce ve ifade özgürlüğü denmez.
----------
NEWROZ HAFTALIK SİYASİ YORUM GAZETESİ

Hiç yorum yok: