7 Ocak 2010 Perşembe

"inandığı gibi yaşamak, yaşadığı gibi inanmak"




Mustafa Elveren (Em. Öğrt.)
mustafaelveren@gmail.com

Bu sayfalarda Aleviliğin bir ırk olmadığını, bir inanç olduğunu, bu inancın da İslam’dan bağımsız olduğunu defalarca yazdığım halde, halen bazıları bana; “Hakiki Müslüman Alevilerdir… Dört Kitabın dördü haktır… Peygamberimiz Muhammed pirimiz Ali’dir … Aleviler Atatürkçüdür… Aleviler Türkçe dua ediyorlar…” vb. mesajlarını göndermeye devam ediyorlar. Bunların içinden kendini Mansur Ocağı mensubu olarak tanıtan bir şahısın mesajındaki şu cümle çok dikkatimi çekti; “Alevi Kürt olamaz, Kürt de Alevi olamaz…” Öyle anlaşılıyor ki, bu tür kişilikler Alevilik perdesi arkasına sığınarak içindeki Kürt düşmanlığını dışa vuruyorlar.

Önemli olan insan olmaktır ve insanca davranmaktır. Her hangi bir ırktan veya inançtan ya da ocaktan olmak benim açımdan hiç bir anlamı ve önemi yoktur. Ben "KÜRT-KIZILBAŞ-KOMÜNİST" kimliklerimi korumakla birlikte, her kesin kimliklerine ve inançlarına saygılı olduğumu, başkalarının da benim ve benim gibilerin kimliklerine ve inançlarına ya da dinsizliğine saygı göstermesini istiyorum. Bu demokratik bir hak olduğu kadar aynı zamanda insani bir davranış biçimidir de.

Ben ne İslam ne de Alevi İnancı konusunda uzman değilim. Sadece doğruluğuna inandığım konularda görüşlerimi paylaşmak istiyorum. Bunların tamamının doğru olduğunu da iddia etmiyorum. Bu görüşlerimin doğruluğunu veya yanlışlığını demokratik anlayışım gereğince okuyucuya bırakıyorum.

Benim Türkçü ya da Kürtçü gibi bir ırk derdim yoktur. Benim demokrasi mücadelesi sorunum vardır. Tüm sorunlarımızı demokrasi kültürü içinde birlikte çözeceğimize inanıyorum. Bu çerçevede isteyen istediği gibi ibadetini yapsın.

-İster göğsünü dövsün ve kendine işkence yaparak ibadet yapsın,
-ister camide eğilip-kalkarak ibadetini yapsın,
-ister cem evinde semah dönüp, saz çalarak ibadetini yapsın,
-ister bir taşa ya da tapınağa inanarak ibadet etsin.
-İsterse koru eşliğinde müzikli ibadet yapsın.

Kısacası; İslamcı Yazar Sayın Abdurrahman Dilipak'ın söylediği gibi; "inandığı gibi yaşamak, yaşadığı gibi inanmak" şeklinde özetlenebilir. Ancak, hiç bir dine inanmayan ateistlerin de mahalle baskısı olmadan kendilerini açıkça ifade edebilmelidirler. Bana göre İbadet kişisel bir ihtiyaçtır.

Ülkemizde bazı kişiler bilinçli olarak, Aleviliği İslam’ın için monte edip, Alevlik-Kızılbaşlık diye bir inanç yokmuş gibi bir kamuoyu oluşturmaya çalışmaktadırlar. Bunlar bilerek Diyanet İşleri’nin değirmenine su taşıyorlar. Sinsice oynanan bu oyunu bozmalıyız.

WEB : http://www.gomanweb.com/

Hiç yorum yok: