14 Ekim 2009 Çarşamba

Dans ve Devrim!

“If I can not danse, it is not my revolution!” Emma Goldman


Gün Zileli
zileligun@hotmail.com

Emma Goldman’ın “eğer dans edemiyorsam, o benim devrimim değildir” (If I can not danse, it is not my revolution) sözleri, devrimi kavramada çığır açacak ölçüde derin anlamlara sahiptir. Muhtemelen Emma Goldman’ın kendisi bile bilmiyordu bu sözü ederken bu kadar derin bir anlam taşıyacağını. Ama zaten büyük ve derin sözler, genellikle böyle spontane çıkar ortaya.

Ne anlamalıyız Emma Goldman’ın bu sözlerinden? Devrimin asık yüzlü ve gergin bir savaş ortamında gerçekleştirilemeyeceğini, gerçekleştirilmiş gibi görünse bile, yıktığını iddia ettiği eski düzen kadar gri, asık yüzlü ve katı bir başka düzene yol açacağını; devrimin bir şenlik, neşe olduğunu, ancak bunlarla gerçek bir değişimi gündeme getirebileceğini; dans, müzik, neşe ve şenlikten yoksun, bunları kenara itelemiş bir devrimin gerçek bir devrim olmayacağını anlamalıyız bence. Nitekim, Emma Goldman’ın bu öngörüsü geçmiş deneylerle kanıtlanmış, dans, aşk ve neşeden arınmış devrimlerin kısa sürede somurtkan yüzlü karşıdevrimlere, polis rejimlerine, soluk aldırmayan diktatörlüklere dönüştükleri görülmüştür.

Emma Goldman’ın dans ve devrimi bütünleyen sözlerinin 1968 dünya devrimi sırasında parlaması sebepsiz değildir. Çünkü 1968, dansı, aşkı, şenliği ve neşeyi yeniden gündeme getirmiştir. Paris 1968 olayları sırasında arkadaşlarının omuzlarına çıkmış bir kızla sevgilisinin öpüşürken çekilmiş fotoğrafı, 68 devriminin sembolü olduğu gibi, bundan sonraki devrim mücadelelerine de ışık tutmuştur. Genç kız, sevgilisiyle öpüşürken elindeki devrim bayrağını daha bir şevkle yükseltmekteydi. Eğer aşk varsa, dans ve neşe varsa korkmayın, devrimci mücadele de olacak ve devrimin taze rüzgârı dünyanın kasvetini dağıtacaktır.

1968’den bu yana bu anlayış, özellikle Avrupa’da gelenekselleşti. 1990’ların sonunda yükselen anti-globalleşme gösterilerinde kendini net bir şekilde ortaya koydu. Polisle en sert çatışmalara yol açan gösteriler bile bir karnaval görüntüsünü korumanın üstesinden geliyordu. Ellerindeki kalkan ve coplarla bir başka gezegenden gelmiş müstevlilerden farksız bir görünümdeki “riot” polislerinin karşısında dans eden melek kanatları takmış kız, saldırgan polisin moralini bozuyor ve düzenin kurumlarının yaratmaya çalıştığı, göstericilerin saldırgan olduğu imajını kırıyordu. Gerçeğin kendisi de buydu zaten. Saldırgan olan, düzenin muhafız güçlerinden başkası değildi. O melek kanatlarıyla dans eden kız gereğinde eline taş alıp polise fırlatıyorsa, bu, saldırganlara karşı bir özsavunmaydı. Saldırganların destekleyicisi bankalar da bu özsavunmadan nasibini alacaktı elbette. Melek, çaresiz bir aptal değildi. Şenlik ve dans mücadeleyle iç içeydi, onun bir parçasıydı.

İstanbul’daki IMF karşıtı gösteriler sırasında bir ara Zürih’teki Radyo Lora’daydım. Ayşe Nesrin, benim çevirdiğim ve Temmuz ayında basılan Jan Valtin’in Karanlığın Ötesinde kitabıyla ilgili bir programda konuşma yapmam için çağırmıştı. Programın bir bölümü de İstanbul’daki IMF karşıtı gösterilere ayrılmıştı. Benim konuşmam bittikten sona, Ayşe Nesrin. İstanbul’daki gösterici gençlerden birini aradı cep telefonundan. Bir gün önce yüz arkadaşıyla birlikte gözaltına alınıp bırakılmış bu gencin anlattıkları, polisin yeni taktikleri hakkında oldukça ilginç bilgiler içeriyordu. Genç, gözaltına alınıp araçlara doluşturulanların, on beş dakikalık mesafedeki polis merkezine iki buçuk saatte götürüldüklerini ve bu süre içinde arabanın içinde insafsızca dövüldüklerini anlatıyordu. İki buçuk saat boyunca dövülen göstericilere polis merkezine getirildikleri andan itibaren fiske vurulmamış. Ha, evet anlaşıldı. Yeni taktik bu: Vurun ama göz önünde olmasın. Emniyet güçlerinin de “imajmaker”ları var.

Diren İstanbul grubunun düzenlediği karnaval görüntülü gösteriler beni bu bakımdan derin derin düşündürdü. Acaba bir yerde polisle çetin çatışmalar yaşanırken bu tür karnavalları başka yerde düzenlemek doğru muydu? Karnavalın yerinin tam da çatışmaların göbeği olması gerekmez miydi? Şimdilik şu şerhi düşeyim:

Eğer devrime omuz vermiyorsa, o benim dansım değildir.

-------------

Web adres: http://www.gunzileli.com/

Hiç yorum yok: